Babadağlılar Çarşısı

Yapım yılı: 1973-1975

Bahar Bayhan’ın Arkitera için Cengiz Bektaş ile yaptığı söyleşiden alıntıyla başlayalım:

“Hisarönü’nde bir kadın biz alanda çay içerken geldi, ‘Sen ne iş yapıyon?’ dedi. 

Önce ‘Mimarım’ dedim, sonra utandım söylediğimden ‘Yapıcıyım’ dedim. ‘Sen Dengizli’de Babadağlılar Çarşısı’na git de mimarlık neymiş öğren’ dedi. Bundan çok hoşlanıyorum. Kullanıcının yapıyı çok sevmesi, 7’den 70’e benim insanımın onu beğenmesi beni çok mutlu ediyor. Gelen mal sandıklarının sökülüp de nereye konacağına, kadınların çocukların altını değiştirme yerine varıncaya dek, gerçekten bizim insanımızın alışkanlıklarını düşünerek tasarladım. Kendi insanınızı yabancılayıp ona tepeden baktığınız zaman yapamıyorsunuz bunları. Yaptıkça da çok severek çalışmaya başlıyorsunuz. Hep şunu söyledim, beni 10 kere bilmem kaçıncı kattan atsanız, kalkar gene mimar olurum. O kadar severek yaptım işimi… Tek dal ağaç kesmedim, hiç yalan söylemedim, gereçle şununla bununla ilgili…”

‘DENİZLİ’NİN KALBİNİN ATTIĞI YERDİR’

Bu alıntıyı bana, bu sayfadaki renkli fotoğraflarla birlikte, İstanbul’u bırakıp 2009’dan bu yana Denizli’de yaşamayı tercih eden Meltem Atan gönderdi. Siyah-beyaz fotoğrafları, Bektaş’ın arşivini bağışladığı Salt Arşiv‘den aldım. Merak ederseniz orada çok daha fazlası, çizimleriyle var.

Babadağlılar Çarşısı’nı, bir öğretmenden, Meltem Hanım’dan okuyalım:

“Sanat tarihi, eski yapılar, yaşanmışlıklar her zaman ilgimi çekmiştir. Türk Dil Kurumu binasının fotoğraflarını sayfanızda görünce Denizli’deki Babadağlılar Çarşısı’yla benzer mimarisi dikkatimi çekti. İki yapının da mimarı Cengiz Bektaş olunca benzerliğe şaşırmamak gerek.

Denizli’nin kalbinin attığı yerdir Babadağlılar Çarşısı.

Dünden bugüne imbikten süzülen motifler, bazen bir şalda bazen bir sehpa örtüsünde bazen de bir giyside günün tasarımlarıyla hemhal olup çıkar karşıma. Günümüzde ithal ürünler, makine işleri doldursa da tezgahları, iğne oyaları, danteller, buldan işleri eskisi gibi revaçtadır.

AFYON, KASTAMONU, TOKAT’TAN…

“Ne zaman zamanda bir yolculuk yapmak, kumaşların dokusunda nefes almak istesem uğrarım oraya.

Kazım Kaynak başta olmak üzere bir grup Babadağlı iş adamının önderliğinde böyle bir çarşının yapılması sağlanmış. Çok sevdiğim mekânlardan biridir. 

Bir makaleye rastladım internette. 1970’lerin başında (1973) yapımına başlanmış çarşının.

O yılların imkansızlıklarıyla çokça insan gücü kullanılmış. Afyon-Dinar’dan trenle ekskavatör getirilmiş. Kanalizasyon tünelinde çalışan ve adına köstebek denilen işçiler Kastamonu ve Tokat’tan gelmişler. Bu bilgilere bahsettiğim makalede ulaştım. Bugün birkaç eş dosttan duyduğum bilgiler ise o günlere şahit olanların zihinlerinde yaşıyor.

Açılışın planlandığı gün büyük bir depremle uyanmış Denizli. Sıvasında bile çatlağı olmayan beş on binadan biriymiş çarşı binası.

‘ÇARŞI DA DÜĞÜNLER DE YAPILIRMIŞ’

“Binanın yüksekliği, o yılları yaşayanlar için önemli. Helikopterler, uçaklar çarpmasın diye gece ışıklandırma yapılıyormuş. Heybetiyle insanları büyülüyormuş yapı. Bugün o günlere dair hatıralarını sorduğumuzda hemen bunu söylüyorlar.

İlk zamanlar çarşıda düğünler de yapılmış.

Denizli Kaleiçi’ndeki eğimli çarşıyı örnek aldığını söylüyor konuşmalarında Bektaş. Düz ayak. En aşağıdan en yukarıya merdiven kullanmadan çıkabiliyorsunuz. Kullanışlılık ön planda. Gerçekten de çarşıyı gezerken yorulmuyorsunuz. Arkitera’daki röportajında anlattıklarını okuyunca ona bir kez hayran oluyorum. 

Aslında söyleyecek ne çok şey var Cengiz Bektaş için. Derya deniz insanlarımızdı onlar bizim. Karınca kararınca katkı sağlamaya çalıştım”

‘OYSA DENİZLİ’NİN ÇARŞISI BÖYLEDİR’

Meltem Hanım’ın da bahsettiği, yazının girişindeki röportajda, Bayhan, “Babadağlılar Çarşısı aslında hem Denizli hem Türkiye için çok önemli bir örnek. Bir çarşı tipolojisi yaratmışsınız orada ve örnek olmuş” diyor… 

Bektaş şöyle yanıt veriyor:

“Kimileri dedikodu yapacaklar ya, ‘Guggenheim’dan esinlenmiş’ yahut ‘kopya çekmiş’ dediler. Oysa Denizli’nin çarşısı öyledir. Eğimli yoldadır dükkanlar ve düz ayak girersiniz her dükkana… Beni esinleyen o oldu. Tasarımımı Denizli’ye götürdüğümde, Allah rahmet eylesin Kazım (Kaynak) Bey, ‘Biz sizden bir Ali Cengizlik bekliyorduk ama bu denlisini düşünmüyorduk’ dedi. Ve o yapı şimdi Denizli’nin simgesi”.

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

Share on whatsapp
WhatsApp
Share on email
Email
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on telegram
Telegram
Share on facebook
Facebook

YORUMLAR

2 Yorumlar
  • Mehmet Ayduran
    Tarih: 22:36h, 16 Kasım Cevapla

    Ben 1978 yılında teyzemlerde kalıyordum. Teyzemlerin evine yüz metre kadar mesafedeydi Babadağlılar Çarşısı. O yıllarda annem babam Berlin’de yaşıyordu. Ben her yaz Berlin’e gidiyordum. Binayı ilk gördüğümde o kadar heyecanlanmıştım ki. O yıllara kadar köyümde yaşıyordum ve Denizli’de böyle bir binaya çok yakın yerde kalıyor olmak bana çok heyecan veriyordu. Arkadaşlarımla giriş kattan dükkan numaralarını saya saya en üst kata çıkmak, oradan da zemin kattaki havuzu izlemek, en üst kattan Pamukkale’nin beyaz silüetini görmek o kadar mutlu ediyordu ki beni, arkadaşlarımı. En üst kattan yine dükkan numaralarını saya saya inmek de ayrı bir keyifti. Berlin’deki dev yapıları bu bina öncesi görmüş olmama rağmen bu bina bizimdi, şehrimizindi. Yapanlar, katkı koyanlar bizimdi. Tesadüfen karşıma çıkan bu paylaşım beni o yıllara götürdü tekrardan. Babadağlılar işhanı, çarşısı bana göre şehrimin kâlbi. Bana yol tarifi soranlara Babadağlılar Çarşısı var ya işte orası diyebilmek, o binanın yol tarifimin merkezinde olması çok büyük gurur benim adıma. Binalarımız, yapılarımız şehirlerimizin, beldelerimizin simgesi. Emeği geçenlere, bu binayı bu günlere kadar koruyanlara, bu binadan alış veriş yapıp destek verenlere teşekkür borçluyum bir Denizlili olarak….

    • Nilay Örnek
      Tarih: 23:02h, 16 Kasım Cevapla

      Şahane! İyi mimarlık herkese değer, insana böyle şeyler hissettirir:)

Bir yorum yazın

DİĞERLERİ

Taksim

Güneş Apartmanı

Sürekli “Eski daha güzeldi” cümlesinin tekrarlanmasına ya da o hissin dillendirilmesine sıcak bakan biri değilim ama var olana bu derece ihaneti de aklım almıyor. Taksim Meydanı gibi merkezi bir yerde, apaçık ortadaki bir apartmanın eski hallerine ulaşmak o kadar zor oldu ki… 50 ve 60’lı

Devamı »
Çiftehavuzlar

Tomsu Evi (Leman Apartmanı)

“Bir zamanlar, İstanbul’un Çiftehavuzlar semtinde, o zamanlar adı gibi yemyeşil olan bir Kadıköy sokağı, Yeşil Bahar Sokak’ta Türkiye’nin ilk iki kadın mimarından biri olan Leman Cevat Tomsu’nun “hayatının projesi” gibi gördüğü evi vardı. Her köşesinde mimarın ince zevkini yansıtan ev, Tomsu’nun 1988’deki vefatının ardından 1990’da yıkıldı,

Devamı »
Gümüşsuyu

Gümüşsuyu Palas (Azaryan Apartmanı)

Gümüşsuyu Palas, orijinal adıyla Azaryan Apartmanı… Art Nouveau, Neo Barok karışımı yapısıyla Gümüşsuyu, İnönü Caddesi’nin en havalısı, en eski binalarından biri… İnternette hakkındaki çoğu bilgi tek bir kaynaktan kopya gibi; bu da muhtemelen bende de olan Beyoğlu Ansiklopedisi (çünkü metin aynı) ve yazan şu:  “Mimarı

Devamı »
Harbiye

El Irak Apartmanı

İlk yapım yılını, mimarını ya da isminin El Irak oluş nedenini bulamamış olmam beni biraz üzdü. Geçmişe dair bulabildiğim en eski bilgi, apartmanın 21 Temmuz 1939’da 120 bin lira karşılığında Lili ve Alexandrine Günzberg’e satıldığı. Satanlar arasında en büyük hissedar Lusi Sion imiş, diğer hisse

Devamı »
Ziverbey

Razi Trak Köşkü

Çıkan kısmın özeti: Şişli’deki Trak Apartmanı‘nın Trak Ailesi ile ilişkisini henüz kuramadım, belki de hiç yok.  Ancak Halaskargazi Caddesi üzerinde Trak Apartmanı’nın karşı çaprazında yer alan Gün Apartmanı‘nı yaptıranlar Traklar. Aileden orada oturanlar da olmuş. Ama Emine-Razi Trak çiftinin asıl oturduğu, çocuklarını -İnci, Elçin, Ethem

Devamı »
Gümüşsuyu

Apartman 23

(Bu apartmanı, Ayaspaşa Saray Arkası Sokak’taki Doğan Apartmanı, Ercümend Kalmık Müzesi ve Banka Apartmanı ile bir arada okumanızı tavsiye ederim.) İstanbul’dayız… Gümüşsuyu-Ayaspaşa’dan, Alman Konsolosluğu’nun arka tarafında kalan Saray Arkası Sokak’tan Kabataş’a indiğinizi düşünün. Namık Paşa Yokuşu’ndan sahile inerken Apartman 23’ü görürsünüz.  O ve yanındaki apartman

Devamı »
Göztepe

Emiroğlu Apartmanı

Malum binalara algım açık, bir güzel apartman gördüğüm an, “Bana yazar mısınız sizin apartmanı?” diye soruyorum. Eda Emiroğlu’nun @rapsodistanbul hesabında harika fotoğraflarla şöyle bir ifade gördüm: “Geçenlerde bizim aile apartmanına Mimar Sinan Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan iki öğrenci uğramış. Hocaları Yakın Geçmişin Mirası ve Korunması

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.