Zamanın efsanevi Süreyya Plajı’nın içinde, denizde kalan Bakireler Anıtı‘nın fotoğraflarını ilk gördüğümde çok şaşırmış, çok da merak etmiştim; “Şimdi nerede?”
Betona gömüldüğünü, İstanbul’un Maltepe semtinde, şimdi Migros olan alanın bahçesinde kaldığını yazmıştım. İlgilenenler, plajın geçmişine dair yazıyı buradan okuyabilir. Gelişmeler var; bir restorasyon duyurusu oldu mesela…
Ama Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Seza Sinanlar Uslu öyle bir şeyle karşılaşmış ki, bunu Twitter’dan paylaştığında, sitemi yapan Eylül Görmüş bana gönderdi, ben de buraya daha önce Spadaro Paşa Apartmanı‘nın muhteşem hikayesini yazan Seza Hanım’a hemen sordum. Sağolsun yazı 10 dakika sonra epostamdaydı. Buyrunuz müthiş kavuşmaya… Seza Hanım’ın kaleminden:
ANITIN TABANINA İNDİM VE YAZIYI SİLDİM
“Maltepe’de sahil doldurulduktan sonra toprağa gömülerek bir otopark girişinde kalan Süreyya Plajı’nın simgesi Bakireler Anıtı yaz başında restorasyona alınmış, hem Maltepe hem de Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından yeni bir çevre düzenlemesi için çalışmalar başlatıldığı duyurulmuştu.
Bu yaz gidip geldikçe takip ettiğim bu anıtın orijinalinde bulunan Venüs heykeline dair acaba bir iz çıkar mı diye ara ara bakınıyordum. Ve bugün (16 Ağustos 2023) o iz karşıma çıktı!
Eski fotoğraflarda görülen Venüs heykelinin kaidesi açığa çıkarılmış, kaide üzerindeki plaka da görünür hale getirilmişti. Alt satırdaki Türkan yazısı net olarak okunmasına rağmen üst satır seçilmiyordu. “İnşaat alanına girmek tehlikeli ve yasaktır” uyarılarıyla büyümüş olsak da kayıp düşmeden anıtının tabanına indim ve ıslatılmış mendille yazıyı sildim. Yakından bakınca kırmızı taş üzerine kazınmış “HEYKELTIRAŞ TÜRKAN” ibaresini heyecanla okudum. İnsanın eli de, kalbi aynı anda titrer mi? Evet böyle durumlarda titriyor!
Bahsi geçen “Heykeltıraş Türkan” Türkan Tangör’dü. Ağabeyi mimar Münci Tangör tarafından yapılan anıta konan Venüs heykelinin akıbeti halen meçhul olsa da biz şimdi heykeltıraşımızın adını biliyoruz.
HİKAYELER DE YAZIYORDU
Türkan Tangör’ün doğum tarihi kaynaklarda farklı görünüyor ancak, 1940’ların başında Güzel Sanatlar Akademisi’nde Rudolf Belling Atölyesi’ne devam ettiğini biliyoruz. Devlet Resim ve Heykel Sergileri’nde adına sık sık rastladığımız Tangör’ün akademi öncesinde Milli Musiki ve Temsil Akademisi’nde okuduğunu, 1939 yılında da Uyanış adıyla yayımlananmaya devam eden Serveti Fünun dergisinde kısa hikayelerinin basıldığını şimdi hızlıca araştırınca öğreniyoruz.
HEYKELTRAŞ TÜRKAN YENİDEN ARAMIZDA
Anıtın yerleştirilme tarihi ve ortadan kaybolmasına ilişkin bilgiler henüz netlik kazanmış değil. Belki belediye yetkilileri bu konuda bizleri aydınlatırlar.
Merak edenler Türkan Tangör’ün katıldığı sergiler hakkında daha fazla bilgi edinmek için, Büşra Sokur’un 2020 yılında tamamladığı “Türkiye’de kadın heykeltıraşlar 1900-1950” başlıklı yüksek lisans tezine bakılabilir.
Şunu da ilave etmek isterim ki kırmızı taş üzerine adını yazdıran kadın heykeltıraşımızın soyadını kullanmadan sadece adını ve unvanını belirtmiş olması “kadın sanatçı” kimliğinin vurgulanması bakımından her halükarda erken tarihli özgün bir duruşa işaret ediyor.
Ne mutlu ki “Heykeltıraş Türkan” yeniden aramızda!”
Henüz yorum yapılmamış.