Cili, bu siteyi oluşturan Instagram hesabına ilk yazdığım apartmanlardan. Hatta baktım 9’uncu. Spotuna şöyle yazmışım: “Yaşayanlarına ‘Beni kahveye davet edin” diyeceğim bir apartman daha buldum; umarım orada yaşayanlar apartmanlarının geçmişini biliyordur.”
Bence bileni var:) Çünkü anladım ki bir aile apartmanı ve aylar, hatta yıl sonra ‘Cili’ isminin manası anlaşıldı. Bundan sonrası yeni bilgiler, sonra da ilk yazıyla karşılaşacaksınız, mimar Zeki Sayar’ın cümleleriyle… Başlayalım…
EFSANEVİ ŞARKILARIN YAZARI
‘Kimler geldi kimler geçti’, ‘Hoş gör sen’, ‘Bambaşka biri’, ‘Haykıracak nefesim kalmasa bile’, ‘Sensiz yıllar’, ‘Memleketim’ ve daha bir çok unutulmaz şarkı kimin? Fikret Şeneş’in…
Biz onu şarkı sözleriyle de tanısak, sesi de güzelmiş… Kolejdeki hocası Faruk Nafiz Çamlıbel “Kolejin sesi” diye severmiş onu. Amerikan Kız Koleji’nden sonra konservatuvarda şan eğitimi almış. Ama erken yaşta evlendiği için konservatuarı bitirememiş.
Müzik dünyasına girişi ise ilginç.. 1950’lerin ortalarında Erol Büyükburç’u dinlemeye giden Fikret Hanım, İngilizce bilmeden o dilde şarkı söyleyen Büyükburç’a şarkıları anlatırmış. Sonra İngilizce şarkılar yazmaya başlamış. “Şan dersi aldığım ve yıllarca piyano çaldığım için nereye hangi sözün uyduğunu, ölçüyü biliyordum. Tanju Okan’la benden ‘Strangers In The Night’a Türkçe söz yazmamı istedi. 1960’ların sonunda -40’lı yaşlarında-, ilk Türkçe söz yazdığım şarkı ‘İki Yabancı’ çıktı ortaya. 1996’da da Ajda’ya (Ajda Pekkan) verdiğim ‘Bir Hata’ ile kapanışı yaptım” diye anlatıyor o günleri; 2007’de Milliyet Pazar’da Elif Berköz Ünyay’a verdiği röportajda.
Sanatçı Işıl Yücesoy’un ifadesiyle ‘o bir şarkı rejisörü imiş’; kıymetiyle anmak lazım.
SOYADI AŞIK ANNE-BABADAN GELİYOR: ŞEN EŞ!
Bina bağlantısına gelirsek; Gümüşsuyu’ndaki Cili Apartmanı benim bu hesaba ilk yazdıklarımdandır… Manzarası -ben görmesem de- şahane eminim; girişi -saçaklı severim- hoşuma gidiyor. En çok ismine takılıyorum niye Cili?
İşte burada sitede Cili Apartmanı yazımın altına yorum yazıp haber linkini paylaşan Helin Özdoğan giriyor; sağolsun!
Fikret Hanım anlatıyor: “Annem ve babam 45 yıl süren büyük bir aşk yaşadılar. O kadar mutluydular ki soyadı olarak Şeneş’i aldılar. Annemin adı Calibe’ydi ama babam ona Cili derdi. Şu an oturduğum Cili Apartmanını da annem için yaptırdı.”
Vay canına…
CİLİ, CALİBE’NİN KISALTILMIŞI, BİLEMEZDİM!
2015’te kaybettiğimiz Fikret Hanım iyi ki müziğe dönmüş. Şarkı sözü yazmaya daha erken başlasa daha neler dinler, duyardık kim bilir. Bu vesileyle birkaç Şeneş röportajı okudum, açık sözlülüğü, neşesi, fıkır fıkır ama asil havası, -bana öyle geldi ki- rahatlığı, kadınlığı hoşuma gitti.
Bazen bir kitaptan, bazen bir röportajdan bir satır tamamlıyor her şeyi. Yoksa ‘Cili Apartmanı’ niye ‘Cili’ nereden bilebilirdik ki?
GİRİŞİNİ SEVİYORUM
Ara sıra önünden geçtiğim Cili Apartmanı’nın Arkitekt Dergisi’nde gördüğüm bina olduğunu girişi sayesinde fark ettim; zaten ‘özel tasarlanmış girişler’e bayılırım. Sarmaşıklarla kaplı kapıda, eski kalmış (güzel) ismini zor okudum ama o. Rengi yeşil olmuş. Duruyor! Oh!
Mimar Zeki Sayar; eski fotoğraflar Foto İskender’in.
BASMAKALIP DEĞİL!
İşte Zeki Sayar’ın mimarı olduğu apartman hakkındaki bilgiler, kendi çıkardığı dergiden:
Cili Kiraevi Taksim’de Gümüşsüyü ile Kabataş arasındaki sırtları teşkil eden arsalardan biri üzerinde yapılmıştır. Çok dik bir meyil üzerinde olan bu yapının ön sokak yüzü 4 kat, denize bakan arka yüzü de 6 kattan teşekkül etmektedir. Binanın tâli bir sokak üzerinde, manzara ve vaziyet bakımından da müsait bir yerde oluşu plânın basma kalıp apartıman tiplerinden farklı olabilmesine imkân vermiştir. Önde arsanın müsaadesi nisbetinde bir bahçe bırakılarak binanın geri çekilmesi sayesinde sokağın darlığı telâfi edilmiştir. Kat plânlarında kabul, servis ve yatak kısımları gerek orientation ve manzara bakımından, gerek birbirile bağlantısı bakımından düşünülerek yerleştirilmiştir.
‘MODERN KONFORLAR İTİNA İLE TATBİK EDİLMİŞTİR’
Esas merdivenle servisin, servis kısmı ile yemek salonunun bağlantısı, yatak odaları ve banyonun bir koridorla ayrılması plânda iyi halledilmiştir. Sokak sakin olduğundan yatak odalarının ön yüze konmasında mahzur bırakmamıştır. Bu sayede önleri büyük kapâli terasla bağlanan yemek salonu, kabul salonu ve büro geniş bir görüş sahasına hâkim yapılabilmiştir. Son katın üzeri gezilmeye müsait bir teras halinde ve sıcak asfaltla tecrid edilmiştir.
Dış sıva açık gri renkte pürtüklü edelputz, yalnız ön çıkıntı taraklı mermer sıvadır. Binada kalorifer, sıcak su, tabiî vantilâsyon, zil tertibatı gibi modern konforlar itina ile tatbik edilmiştir. Mimarî bakımından ön yüzde sade çizgi ve tonlarla iddiasız, fakat temiz bir görünüş istihdaf edilmiş, deniz yüzü inşai icapların verdiği şekilde bırakılmıştır.” (Son iki paragraf için kaynak: ARKİTEKT Cilt: 1936 Sayı: 1936-01 (61) Sayfa: 1-8):
VE 2024 EYLÜL… YIKILIYOR
2024 Eylül ayı… Çalışmaları gördüm. Onlarca kere sordum sordum “Güçlendirme mi yapılıyor?” diye ama yıkılıyor.
Deprem ülkesinde bir şey diyemiyorum.
En azından eski ve yeni haliyle kaydı, hikâyesi var.
Şebnem Çapa da şöyle yazmış: “Merhaba, çok sevdiğim 43 senemin geçtiği apartmanımdan ağlayarak çıktım.Güçlendirme maalesef çözüm olamadığı ve apartman çok yaşlı olduğu için ayrıca oldukçada yıprandığından mecburen yeniden yapılmasına karar verdik.İnşallah tekrar kavuşacağız.”
Çapa Ailesi olmasa bu kadar inanmazdım. Uzaktan bile binayı, apartmanı çok sevdiklerini hissediyorum. 1936 yapımı olmasına rağmen de sokağın en iyi bakılan apartmanı olabilir. Ekselsiyor başka tabii ama orası da güçlendirme istiyor bildiğim kadarıyla.
MARGARETE SCHÜTTE-LİHOTZKY DE BURADA YAŞADI
Bu arada uzun süredir buraya eklemeyi ihmal ettiğim bir bilgi ve muhteşem fotoğrafı da siteye ekledim.
(Avusturyalı komünist) Mimar-aktivist Margarete Schütte-Lihotzky ile Alman mimar eşi Wilhelm Schütte, 1938 yılında 6 yıl yaşadıkları Cili’nin balkonunda. (Bahçe katının bir üzeri; bence o sıranın en güzel daireleri o hizzada. Evin salonuna denizi dolduran bir mesafe çünkü. Üst katlar tabii ki efsane manzaraya sahiptir ama ara katların keyfi de başkadır).
Binada 6 yıl yaşayan Wilhelm Bey desem daha doğru. Hayatını okumanızı tavsiye edeceğim Margarete Schütte-Lihotzky’nin o dönemi karışık!
Muhteşem bir kadın. Yeteneği, farklı alanlardaki üretkenliği, Frankfurt Mutfağı ile bugünün mutfaklarının temelini atışı, Nazilere direnişi gibi pek çok konu var… İdam cezasından kurtuluşu da İstanbul’dan bir mektup sayesinde… 103 yaşında vefat ettiğini bilmiyordum. Yaşamın hakkını vermiş.
Evin içinden fotoğrafları Metromod‘dan aldım; (ÖGFA, Archive Wilhelm Schütte). Daha sonra bu iki ismin Türkiye’de yaşadıkları dönemde çalıştıkları projelerden ayakta olan var mı bakacağım.
Bu arada Arkitekt dergisi yazılarından Schütte çiftinin mimar Zeki Sayar ile muhabbeti olduğunu tahmin ediyorum. Acaba binaya da onun aracılığıyla mı geldiler? Bina çiftin ders verdikleri Mimar Sinan’a da çok yakın…
8 Yorumlar
Helin
Tarih: 02:05h, 19 AralıkBu apartmanı Fikret Şeneş’in babası yaptırmış. Eşi Calibe Hanım’ı çok sevdiği için Cili diye hitap ediyormuş. Apartmanın ismini de bu yüzden Cili koymuş 🙂
Nilay Örnek
Tarih: 12:00h, 19 AralıkMerhabalar Helin Hanım, bu ipuçları/bilgiler şahane! Şahane. Yazıya eklemek isterim, soyadınızı da yazarsanız öyle yazayım, hatta başka kaynaklar varsa ekleyerek…
helin özdoğan
Tarih: 21:20h, 04 OcakMerhaba ben Helin Özdoğan, apartmanla ilgili verdiğim bilgilere buradan ulaştım 🙂 https://web.archive.org/web/20130216190718/http://www.milliyet.com.tr/2007/09/09/pazar/paz02.html
Nilay Örnek
Tarih: 21:38h, 04 OcakAy harikasınız! Ben bunları ayrı yazar, eklerim. Müthiş. Ay çok kıymetli.
Terspabuclar
Tarih: 17:10h, 08 NisanAllah’ım hayatıma damgasını vurmuş tüm şarkıların hikayesi ayrı güzel Ajda ayrı güzel.Helin ve Nilay Hanım ellerinize sağlık
Nilay Örnek
Tarih: 15:21h, 13 Nisanteşekkürler:)
Didem Avincan
Tarih: 11:03h, 22 HaziranMerhaba,
Yakın zamanda harika bir şey öğrendim, biraz okuma yapıp hemen paylaşmak istedim. Belki çok kişi biliyordur ama yine de bu güzel sayfada not olarak kalsın. Pınar Erkan’ın programını dinliyordum. İstanbul’da mutfak düzeni, modern mutfak derken konu Frankfurt Mutfağı’na geldi ve neler duydum neler:) Tasarım tarihi/kültürü kilometre taşlarından Frankfurt Mutfağı tasarımcısı Margarete Schütte-Lihotzky Gümüşsuyu’nda bir apartmanda yaşamış! Pınar Erkan ‘çok da güzel fotoğrafları var’ deyince daha da heyecanlandım. Biraz araştırma yaptım ve sanat tarihi profesorü Burcu Doğramacı’nın çalışmasına rastladım. Viyana’nın ilk kadın mimarı kendisi gibi mimar olan eşi Wilhelm Schütte ile birlikte 1938’de İstanbul’a geldiklerinde/sığındıklarında burada Cili Apartmanı’ında oturmuşlar.
Her ikisi de mimarlığa burada devam etmişler. Wilhelm Schütte Arkitekt dergisine yazılar da yazmış. ( Yani yazdığı derginin kurucusunun tasarladığı evde oturmuş:)
M.S. Lihotzky’nin Viyana’da tutuklandıktan sonra, İstanbul Üniversitesi sanat tarihi kürsüsü kurucusu Prof. Dr. Ernst Diez de bu dairede bir süre kalmış. M. Schütte-Lihotzky’nin sosyal mimarlık üzerine çalışmaları, İstanbul’daki projeleri, eşi ile birlikte burada verdiği dersler ve hatta dairenin efsane manzarası için Diez’in yazdıkları makalede detaylı okunabilir.
Nilay Hanım ben kaynak linkleri, içeriden ve balkondan fotoğrafları da paylaşacağım sizle,
Çünkü niye, Her Umut Ortak Arar diye.
Sevgiler
Nilay Örnek
Tarih: 18:31h, 28 HaziranBen de dinleyeyim:) Ben biliyordum Sevengül Sönmez anlatmıştı, ben de istedim ki o yazsın, elinde fotoğraf bile var ve gösterdi. ama editör-yazar kısmı daha ağır olabiliyor:) Demek orada da bahsedilmiş. Şahane:) çoook teşekkürler, yine