Şimdi ‘birinci ağızdan’ bir Konak Sineması okuyacaksınız. Benim için pek kıymetli.
Çünkü her şey, mimari açıdan bana pek de değerli görünmeyen Başaran Apartmanı’nı “Konak Sineması da bu binanın altındaymış bir zamanlar” diyerek, metni ve bilgileriyle paylaşmamla başladı. (Buradan okuyabilirsiniz.)
Nişantaşı’ndaki apartmanın ardından mimar Rükneddin Güney’in yaptığı, bir dönemin efsanesi Konak Sineması’nı paylaşacağımı yazmıştım.
Yasemin Hanım (Yasemin Uygur sanırım, Instagram’da @yasekase) paylaştığım fotoğraftın salon ve eşyalarını tanıyınca harika bir şey oldu. Annesi Ayşe Hanım ile beni buluşturdu.
Şimdi Konak Sineması ile Başaran Apartmanı’nı yaptıran bir dönemin tütün tüccarı Hakkı Başaran’ın torunu Ayşe Hanım ile konuşmamdan, Konak Sineması’yla ilgili olan bölümü okuyacaksınız…
Telefonla konuştum ama metin onun sayesinde o yüzden konuk yazar olarak belirttim.
Ayşe Atakan Genç anlatıyor (özellikle Erol Evgin bölümü benim için bomba!)
‘KAPICI DAİRESİNDEN SİNEMAYA BAĞLANIRDIK’
“Konak Sineması… Çok güzel hatıraları olan bir sinemaydı. Benim jenerasyonumda herkes bilir. Salı gecesi, ‘prömiyer gecesi’ derdik… Filmlerin değiştiği gece herkes orada olmak isterdi.
Evin altı tabii bizim. Kapıcı dairesinden kapı vardı, biz oradan sinemaya bağlanırdık. Cumartesi günleri 14.45 seansında bize 7’nci sıranın 8-9’uncu sırasını verirlerdi; bir de kollarlardı, doğru dürüst insanlar gelsin yanımıza diye… Çok büyük, iki büfemsi alanı vardı.
‘DEDE BİZ O KADAR ZENGİN MİYİZ?’
“O zaman pirinç nedir falan, çok küçüğüz bilmiyoruz, yerler o kadar güzeldi ki, dedeme ‘Biz yerlere altın saçacak kadar zengin miyiz?’ derdim. Kimse yeri çekmemiştir, yoksa yerleri görün çok isterdim. Çok güzel filmler seyrettik, onların afişlerini de vermek istemezlerdi ama artist toplama merakı vardı, ben onları da toplamıştım.
BANKER KASTELLİ İLE ‘THE END’!
“Dedem Hakkı Başaran 1966 yılında vefat etti, iki dayım anlaşamadılar, sinemayı Banker Kastelli’ye verdiler. O da bir pasaja dönüştürdü ama dükkanların her birini birkaç kişiye satmış galiba. Orası bitti, öyle atıl kaldı.
NE; EROL EVGİN’DE Mİ?
“Hâlâ onda duruyor mu bilmiyorum ama Sadi Çalık’ın sinemanın duvarlarındaki ünlü rölyeflerini Erol Evgin aldı.”
Ayşe Hanım şahane bir insan Başaran Apartmanı’nda anlattım, evin eşyalarını saklamak için ayrı bir ev bile tutmuş.
Anlatımı da harika…
SİNEMADA PEK ÇOK İLK BURADA
Orhan Pamuk’un Kara Kitap’ında da adı sıkça geçen Harbiye Konak Sineması, 1950’lerin sonlarında İstanbul’da Beyoğlu’nun dışında ilk büyük sineması… İlk modern salon havalandırması (Alarko), rahat koltukları, geniş sıra araları, İstanbul’da ilk kez uygulanan panoptik perde, kaliteli ses düzeniyle diğer salonlardan ayrılan Konak, gösterimlere de Beyoğlu’ndan yarım saat sonra başlarmış ki, orada bilet bulamayan filmi burada izlesin. Dekorasyon da Rükneddin Güney’e aitmiş.
Salon, sinema olarak kullanıldıktan sonra Devekuşu Kabere’nin oyunlarını sergilediği bir mekan olmuş ama 1987’de iki katlı küçük bir alışveriş merkezine dönüştürülmesi, kardeş anlaşmazlığı, Kastelli’nin alımı bitirmiş her şeyi…
* Fotoğraflar, Arkitekt Dergisi, Cilt: 1960 Sayı: 1960-01 (298) Sayfa: 4-9,13
Henüz yorum yapılmamış.