Ansiklopedi okurken öğrenmiştim; Baylan Pastanesi ilk Loryan ismiyle kurulmuş, 1923’te; Fransızca Şark sözcüğünün okunuşu imiş. Şark bir dönem ne çok kullanılan bir ifade; bknz. bu hesaptaki Şark apartmanı bolluğu…
1933’te ‘Türkçe konuş’ kampanyası öne çıkınca, pastanenin ismi, sanat tarihçisi Burhan Toprak’ın önerisi ile “kendi alanında kusursuzluk, mükemmellik” anlamına gelen Baylan olarak değiştirilmiş.
‘SEFER TASI GİBİ BİNA’
“Baylan Pastanesi, 1933’ten, kapandığı 1967’ye kadar İstiklal Caddesi 148 numaradaki (şimdi 64) Luvr Apartmanı’nın zemin katında varlığını sürdürüyor.
Luvr’dan bahsetmekteki öncelikli nedenim birkaç binasını paylaşmaya söz verdiğim Mimar Victor Adamandidis. Onun soyadını da Türkçeleştirmişiz; pek çok kayıtta ismi, Victor Adaman.
Luvr Apartmanı’nın şanslılarından biri de İstanbul Kültür Sanat Vakfı (IKSV).
2010’da Habertürk’teki köşemde, “Sefer tası gibiydi bina; ince, uzun ve 6 katlı. 15 yılın ardından İKSV, başka bir tarihi binaya, Şişhane’deki Deniz Palas’a taşındı” yazmışım. Şimdi binada OXXO mağazası var. Benim Instagram paylaşımımın altına “Binaya gözümüz gibi bakıyoruz” yazmışlar, hoş.
‘GEL BURJUVALAR GİBİ BİR KAHVE İÇELİM’
Baylan’dan burada daha önce de söz ettim, daha da lafı olur. Ama Evrensel’deki Hakkı Zariç yazısından aktarayım, hoşuma gitti:
“Orhan Kemal, İstiklal Caddesi’nde Galatasaray’a doğru yürürken Attilâ İlhan ile karşılaştı. Sarılmalar ve kucaklaşmalar. Hal hatır sormalar nihayetinde. Senaryodan gelecek olan para Orhan Kemal’in cebinde, Paris’in cafelerinde bohem zamanlar geçirip memlekete dönen Attilâ İlhan dönemin Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazıyor.
Orhan Kemal, ‘Attilâ, seninle şu kahveye gidip burjuvalar gibi bir kahve içelim’ dedi. İkili yan yana ya da kol kola Baylan Pastanesi’ne iki burjuva gibi girip iki burjuva gibi kahvelerini yudumlayarak yarenlik ettiler.
Baylan’a girdiklerinde Attilâ İlhan mekânın fena olmadığını fark etti, fiyatlar da uygun olunca sürekli gidip gelmeye başladı pastaneye. Vatan gazetesine yazı yazmak için İstiklal Caddesi’ne çıktığında, sinema seanslarını beklerken Baylan’a gidip gelmeye başladı.
Onun devam etmesiyle dönemin şair ve edebiyatçıları, zamanla tiyatrocuları, karikatüristleri, sinemacıları da Baylan’ı mekân tuttu.
ADRES: ‘DEMİRTAŞ CEYHUN, BAYLAN PASTANESİ, MÜŞTERİ’
“Attilâ İlhan, Ahmet Oktay, Yılmaz Gruda, Fikret Hakan, Türkân İldeniz, Hayalet Oğuz, Edip Cansever, Asım Bezirci, Sait Faik, Ülkü Tamer, Adnan Özyalçıner, Melisa Erdönmez, Selahattin Hilav, Hasan Pulur, Yılmaz Güney, Sezer Tansuğ, Tarık Dursun K., Şükran Kurdakul, Erdal Öz, Leyla Erbil, Sevim Burak, Tomris Uyar, Suna Selen, Sezer Duru
(…)
Ülkü Tamer, ‘Demirtaş Ceyhun, Baylan Pastanesi’nde Müşteri, Galatasaray’ yazıp yolladıklarında mektubun ertesi gün onun eline geçtiğini yazar.”
YÜKSEL ARSLAN’A DAİR MÜTHİŞ BİR ANEKTOD
Bu yazının ardından okumadıysanız Şebnem İşigüzel’in yazdığı Gülen ve Lena Apartmanları‘nı okumanızı tavsiye edelim. Baylan’ın sahibi Harry Lenas’ı anmanın güzel yollarından biri…
Bu arada Baylan’a dair bir katkı da Fırat Şenol’dan geldi, paylaşayım:
“Ressam Yüksel Arslan, Eyüp’teki evinden gelip Baylan’a uğrayanlardandır. Bazı zamanlar ressamın cebinde parası olmaz karşılığında çizdiklerini verirmiş. O sıralar İstanbul’a, Yaşar Kemal’in İnce Mehmed’ini İngilizceye çevirtecek olan Edouard Roditi gelir ve entellektüel grubun buluştuğu Baylan’a uğrar. Yüksek Arslan’ın çizimlerini görür, baş garson Hristo’dan kim olduğunu ve nerede bulabileceğini sorar. Ressam o sıra Balıkpazarı’nda Lefter’in meyhanesindedir. Tanışırlar.. daha sonra Yüksel Arslan Paris’e gider, Andre Breton’un manifestosunu yazdığı Sürrealizm akımına katkılar sunar.”
-
İstiklal Caddesi 1990 yılında trafiğe kapandığına göre 90 öncesinde çekildiğini düşündüğüm Kayıhan Türköz fotoğraflarını da –Salt Arşiv‘den- 2024 Şubat’ında siteye ekliyorum. Rozet Mağazasının olduğu hali, binanın güzelliğini nasıl da kapatıyormuş.
Henüz yorum yapılmamış.