Sabiha Rüştü Bozcalı‘nın izinden, apartman dedektifliğimi bugün yalı dedektifliğine terfi ettiriyorum… (Bu yazıyı Efi Apartmanı ile birlikte okuyunuz)
“İstanbul’un romantik hali gitti, eski güzellikler gitti. Şimdi çok kalabalık. Apartman hayatı sinirime dokunuyor. Ben manolyaların, katırtırnaklarının açtığı, ağaçlı, büyük bahçesi olan bir evde büyüdüm. Sabah kalktığım yerde resim yapmak zoruma gidiyor. Yalıda bahçedeki müştemilatta altı metreye yedi metre bir atölyem vardı. Burada (İbrahim) Çallı, İhap Hulusi (Görey) ve arkadaşlar toplanırdık. Kuzu çevirdik. Dokuz yıl önce Kireçburnu’ndaki yalıyı satmak zorunda kaldık. 17 odalı yalıda bir tek ben oturmaya başlamıştım. Biz kendi memleketimizin temiz kalması için hiçbir şey yapmıyoruz. Dünyanın en güzel memleketine sahibiz. Burası bakımı ister. Herkes herkezden bir şey bekliyor” diyor Sabiha Hanım, 81 yaşında, 13 Mart 1984 tarihli Milliyet Gazetesi’nin ekinde yazan Ayşe Özberk’e… (*)
E ben de yalıda büyüsem, muhtemelen böyle derdim.
ESKİZLER SENİ SÖYLER….
Şimdi yalı ve ilişkiye bakalım.
‘Değerini sonradan anlamak’ derler ya, öyle değil, belki de 15 yaşından beri yurtdışında da çok yaşadığı için Sabiha Hanım’ın yalıyla gerçekten bir sevgi ilişkisi var. Cümleleri bir yana, resimlerinden, denizin kenarı ya da bahçedeki fotoğraflarından bile belli.
‘Kireç’ diyorlar semte; 1941’de Efi Apartmanı’na buradan taşınmış, “Kireç’ten buraya geçtik” yazmış günlüğüne.
Niye taşınmış acaba? Yalı kiraya mı verildi bir ara… Ya da Sabiha Hanım tek başına, bir ressam olarak şehrin göbeğinde mi oturmak istedi? Ya da yazlık diye mi kullanılıyor yalı? Kışın Beyoğlu’ndalar… Henüz bilmiyorum.
AİLE YALIYI 1975’TE SATMIŞ
Bozcalı, röportajda 81 yaşındayım diyor, demek ki röportajın tarihi doğru not edilmiş. 1984’de 9 yıl önce satıldı diyorsa, 1975 yılına kadar yalı, ailesine aitmiş.
Bu arada Sabiha Hanım’ın doğum yılı -Hicri Takvim şeysi- 1903 ya da 1904 yazılır; 1903 denilebilir artık.
MİMAR D’ARONCO KESİN VAR AMA…
Bu arada röportajda yalının mimarı ‘Darango’ yazılmış; pek çok kaynakta sadece “Bir İtalyan mimar” deniyordu. İtalyan mimar Raimondo D’Aronco diye düşünüyorum. Ancak, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün “Osmanlı Mimarı D’Aronco” adlı eserinin tanıtım metninde D’Aronco’nun “Arnavutköy’de Memduh Paşa yalısının kütüphane ve koleksiyon salonu”nu yaptığı yazıyor, sanki sadece bunları yapmış gibi anlıyorum.
Yalının 1900 ya da tam da o yıllarda yapıldığı biliniyor.
ŞAİR – DAHİLİYE NAZIRI DEDENİN YALISI
Peki ya yaptıran?
Dün anlattım ya, Türkiye’nin -belki de- ilk kadın illüstratörü, ressam ve grafik tasarımcı Sabiha Rüştü Bozcalı, ana-baba, dede-nine, onların da üzeri soy sop Osmanlı’nın köklü ve hatta sanatkar diyebileceğim, varlıklı ailelerinden birinden geliyor.
Annesi de kendisi de, kız çocuklarının eğitim almadığı bir dönemde ev okulunda okumuş, resim dersleri almış.
Annesinin babası Memduh Bey, II. Abdülhamid dönemi dahiliye nâzırı. İçişleri bakanı gibi düşünün. Ama babadan şair bir insan, memuriyette Memduh, şiirlerinde Fâik mahlaslarını kullanmış.
ARTIK RESTORAN DEĞİL, NAB HOLDİNG
Murat Belge’nin İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Boğaziçi’nde Yalılar, İnsanlar’ adlı kitabından iki bilgi aktarayım, biri akrabalık ile ilgili (Tlabar yakınlığını merak ediyordum, tabii bu ilginç soyadının kökenini hâlâ öğrenemedim, bilen yazsın, lütfen), diğeri de mimari durum konusunda…
Belge’den iki alıntı:
“Orhan Erdenen’in art nouveau sayılacağını söylediği iki katlı bina, basit ve kagir bir bodrum katı üstüne oturuyor. Denize ve caddeye bakan yanlarında, çatı katında, yanyana çatılı odalar var. Bu iki yanyana üçgenin yükselmesi yalının cephesine değişik bir görünüm veriyor. Bina bir süredir lokanta olarak kullanılıyor. Bahçesine de büyük bir yüzme havuzu yapıldı (Burada araya gireyim yalı şimdi Nab Holding adında bir yer).
(…)
Memduh Paşa’nın iki de kızı vardı. Biri ziraatçı Cemil Bey ile evlendi ve bu evlilikten Azmi Tlabar doğdu. Azmi Bey’in eşi Nazlı Tlabar, Demokrat Parti milletvekillerinden biri oldu. (Demiş ama Azmi Bey’in torunu Melis Hanım yazdı. Nazlı Hanım’ın eşi İbrahim Muazzez Tlabar imiş). 1960 Darbesi’nden sonra Yassı Ada’daki mahkemede yargılandı, mahkûm edildi ve Kayseri Cezaevi’nde affa kadar kaldı.
Paşa’nın öbür kızı Handan Hanım ise 1900’de zamanın amirallerinden Mehmet Rüştü (Bozcalı) Paşa ile evlendi. Alinur adında bir oğulları ve Sahiba adında bir kızları oldu.”
* Taha Toros arşivinden bu sayfayı benimle paylaştığı için Ömer Durmaz’a müteşekkirim.
- Yalının renkli fotoğrafı Manuel Çıtak’a ait, Murat Belge’nin İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Boğaziçi’nde Yalılar, İnsanlar’ adlı kitabından…
- Geri kalan fotoğraflar (Sabiha R. Bozcalı bahçede, yalıda deniz kıyısında, eskizleri, yalının bostanı…) Salt Arşiv.
1 Yorum
Pingback:Nine Apartmanı | Her Umut Ortak Arar
Tarih: 23:04h, 15 Eylül[…] Rüştü Bozcalı, Kireçburnu’ndaki meşhur Memduh Paşa Yalısı ve Beyoğlu’ndaki Efi Apartmanı‘nın (önceki metinlere bakınız) ardından […]