Çıkan kısmın özeti: İstanbul Kültür Sanat Vakfı’ndan Ayşe Bulutgil ile Elif Ekinci, 27. İstanbul Tiyatro Festivali vesilesiyle, festivale ev sahipliği yapan bazı binaları yazacak “o binalar konusunda uzman” kişilerle iletişim kurmuş ya da kurmama vesile olmuş idi.
Ve şimdi, iki çok tatlı ve harika hikaye anlatıcısı hanımefendinin kaleminden, benim de çok merak ettiğim Metro Han’ın, dolayısıyla Tünel’in -beni de şaşırtan- hikayesini okuyacaksınız.Neredeyse noktasına dokunmadığım, Sinop mantısı yer gibi hüpletip içime çektiğim bu güzel metni sanat tarihçileri Özge Altuntaş ile Emel Sarıoğlu yazdılar.
İbb Miras’tan Özge ve Emel’e değerli katkıları, İbb miras medya ekibinin güncel fotoğraflarıyla bu hikaye ‘her umut ortak arar’ın arşivinde yerini aldı. Minnettarım.
Bu arada Metro Han’daki oyun;“Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı”. Kayhan Berkin’in yönetmeliğinde sahnelenen oyun, bir yazarın çalışma odası perspektifinden mekânsal deneyim imkanı da sunuyor.
Buyrunuz okumaya…
HİKAYE 19. YÜZYILDA BAŞLIYOR
Metro Han’ın hikâyesi, Londra metrosundan sonra dünyanın en eski ikinci metrosu olan Tünel’de başlıyor. Bugün, Beyoğlu’ndan Karaköy’e çok kısa bir yolculukla ulaşabilmemizi sağlayan Tünel’in hikâyesi için ise 19. yüzyıla uzanmamız gerekiyor. O dönemde ticaretin, kültürel ve sosyal yaşamın, eğlencenin merkezi konumunda olan İstanbul’un en kalabalık semtlerinden Galata ve Pera, turistlerin de en gözde mekânları arasındaydı. İstanbul’u adım adım gezen turistlerden biri de kent yaşamına temas eden projeleriyle bugün bile adından sıkça söz ettiren Eugêne-Henri Gavand’dı…
GAVAND’IN HAYALİ
1867 yılında turistik bir gezi için İstanbul’a gelen Gavand, yaptığı gezintiler esnasında her gün yüzlerce insanın Karaköy ile Beyoğlu arasında gidip gelmek için dik ve yorucu bir yokuşu tırmanmak zorunda kaldığını fark eder. Yüksek Kaldırım yokuşunda elinde defteriyle insanları gözlemleyen ve çeşitli notlar alan Gavand, insanları bu durumdan kurtaracak bir çözüm düşünür. O dönem günde yaklaşık 40.000 kişinin yürüyerek aşındırdığı, %24 oranında eğimli bu yokuşun iki ucunu birbirine bağlamak için çalışmaya başlar. Hayalindeki şey, Galata ve Pera arasında ulaşımı kolaylaştıracak hızlı ve tasarruflu asansör tipinde bir yeraltı demiryolu projesidir.
MERASİMLERLE TÜNEL AÇILIŞI
Henri Gavand, 1868 yılında projesini Sultan Abdülaziz dönemi Sadrazamı Mehmed Emin Âlî Paşa’ya sunar ve 10 Haziran 1869 tarihinde kendisine imtiyaz verilir. Mukaveleyi imzalayan Gavand, İngiltere ile kurduğu temaslar sonucu “Galata’dan Beyoğlu’na İstanbul Şehir Demiryolu Şirketi” ismiyle şirketini kurar. 1 Eylül 1871 tarihinde başlayan çalışmalar 1874 yılının sonlarında tamamlanır ve Tünel, 17 Ocak 1875 tarihinde düzenlenen büyük bir törenle açılır. Devlet adamlarının, yabancı elçiliklerin mensuplarının ve pek çok önemli şahsiyetin katıldığı törende tek bir kişi eksiktir; projenin sahibi Henri Gavand… (Yorum yapmadan duramayacağım, çok acıklı ve günümüzü andıran bir durum değil mi! N.Ö.)
PROJE KİTAPLAŞIYOR
Eugène-Henri Gavand projesini tamamladıktan sonra Tünel işletmeye açılacakken projeyi yürüten İngiliz şirketi tarafından görevden uzaklaştırılır ve Fransa’ya döner. Döndükten sonra Tünel için yaptığı çalışmaları anlatan “Tunnel de Constantinople” isimli bir kitap yazar. 1876 yılında Paris’te basılan kitabın Nafia Nâzırı Edhem Paşa’ya imzalı bir nüshası bugün İstanbul
Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi’nde bulunuyor.
DÜNYANIN İKİNCİ METROSU HİZMETE GİRİYOR
Dünyanın ilk metrosu Londra metrosundan 12 yıl sonra faaliyete başlayan Tünel, açıldığı ilk andan itibaren halkın çok ilgisini çeker. Öyle ki; açıldıktan sonraki 14 günlük süreçte 75 bin yolcu Tünel’de seyahat eder. İlk yapıldığında çift demiryolu hattına sahip olan trenin ön tarafında eşya, hayvan ve araba taşınması için ayrılmış bir platform da vardır. Tünel hattı, Galata ile Pera arasında ulaşımın kolaylaşmasını sağlarken bölgenin modernleşmesine etki ederek sosyal yaşamı da şekillendirir.
HENRİ GAVAND’IN OTEL TASARIMI
Gavand, Tünel’i tasarlarken aynı zamanda Beyoğlu’nun ulaşım ihtiyacının dışında başka bir sorununa da cevap veren bir yapı tasarlamak ister. Beyoğlu’nun canlılığı ve sirkülasyonunun farkındadır ve bu sebeple tasarladığı projede Pera istasyonunda bu ihtiyaca cevap verecek bir kurgu yapar. Böylece istasyon hacmi ile üzerinde gelişen üç katlı, kuleli bir otel tasarlar. Otelle ilgili kendi kaleminden şu dilekte bulunmayı da ihmal etmez: “Bu otelin özelliklerinden biri de merdivenler ve asansörlerle ulaşılabilen bir terasının bulunması olacak. Bu terastan ve özellikle köşelerden birine yerleştirilecek bir cihannümadan, dünyanın en güzel manzarası seyredilebilecek. Bütün turistler, İstanbul’un ve Boğaziçi’nin bütün sakinleri gibi oraya çıkmak isteyecekler. Özellikle yaz aylarında, onları cezbedecek gece şenlikleri olduğunda…”
VE METRO HAN
Gavand’ın hayal ettiği bu otel tasarımı ne yazık ki gerçekleşme şansı bulmaz. Ancak İngiliz şirketin işlettiği Tünel, 1911 yılında Belçika uyruklu çok uluslu bir şirket olan Sofina Şirketi tarafından satın alındıktan sonra aynı yıl İstanbul’da Elektrik Tramvay ve Tünel işletmelerinin imtiyazını da elde eden Sofina Şirketi, yönetim işlevli ofis binası olarak kullanılacak bir yapıya ihtiyaç duyar. Bu yapı, yıllardır Galata silüetini süsleyen Metro Han’dır.
1914’TE AÇILIYOR
Tünel İstasyonu üzerinde büro birimlerinden oluşan Metro Han’ın projelendirilmesi 1911 yılında başlar. 1912 yılında başlayan inşa süreci 1914 yılında tamamlanarak Metro Han kullanıma açılır. Projeleri Belçika’nın Charleroi kentinde çizilen hanın statik projelerini ise 17 Mart 1914 tarihinde “Vereingte Kammerrich und Belter und Schneevogl’sche Werke Aktiengesellschaft” adlı şirket hazırlar.
ÖZGÜN DOKUSUNU KORUYOR
Beyoğlu’ndan Galata’ya inen köşe başında Tünel istasyonu üzerinde yükselen Metro Han, 6 katlı olarak tasarlanır. Projelendirme sürecinden sonra inşa sürecinde çeşitli revizyonlarla bugünkü şeklini alan Metro Han’ın 7’nci katı 1928 yılında eklenir. Eğimli bir mekân olan zemin katı Tünel’in Beyoğlu İstasyonu’nu barındırırken, üst katlar ofis birimlerine ayrılır. Zemin kat ile birinci katı birlikte tasarlanan yapının plan şeması ana koridorun çevresinde cepheye paralel sıralanmış odalar şeklindedir. Sonradan yapıya eklenen 7’nci kat kırma bir çatı ile bu çatıyı bölerek yapıyı ışıkla buluşturan iki adet ışıklık ile sonlanır.
ÖZEL DETAYLAR
Caddenin tüm güzelliğini seyre imkân tanıyacak şekilde tasarlanmış cephe düzeni ikinci kattan altıncı kata kadar çıkmalar ile yapıya hareket katar. Altıncı kattaki çıkma ise balkona dönüşür. Ana merdiven masif mermer basamakları, çiçek süslemeli ferforje demir üzeri ahşap küpeşte korkuluğu ile katları birbirine bağlar. Büyük oranda özgünlüğünü koruyan karosiman
döşemeleri, ışıklık-hol arası demir doğramalar, kapı doğramaları, giyotin pencereler Metro Han’ın özel detayları…
BİR DÖNEM İ.E.T.T BİNASI
Tünel Meydanı’nın nabzını tutan nice hikâyenin şahidi Metro Han yılların izlerini oluştururken bazı değişimler de yaşar. 1922 yılında geçici olarak kapanan terası, cam ışıklık çatısı, arşiv odasının düzenlenmesi, hemen her katına yapılan farklı dönemlerdeki müdahaleler, 1928 yılında kazandığı yeni bir kat…
1939 yılında ise Nafia Vekâleti’ne devredilen Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri gerekli düzenlemelerin yapılmasının ardından İstanbul Belediyesi’ne geçer. “İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İ.E.T.T.)” ismiyle yoluna devam eden işletme Metro Han’ı genel müdürlük binası olarak kullanmaya devam eder. Tarihî han bugün de bu işlevini sürdürerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İ.E.T.T.) şirketi tarafından Genel Müdürlük Binası olarak kullanılıyor.
İBB MİRAS’IN ELİ METRO HAN’DA
İBB Miras tarafından kapsamlı bir restorasyon sürecine alınan Metro Han’da çalışmalar devam ediyor. İlk iki katında restorasyon çalışmaları tamamlanan tarihî han, sergiler, konserler, söyleşiler ve tiyatro gösterimleri ile canlanarak Beyoğlu’nun renklerinden biri haline geliyor. 3-5 Kasım 2023 tarihlerinde ise İKSV’nin 27. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında Metrohan,“Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı” adlı oyununa ev sahipliği yapıyor. Kayhan Berkin’in yönetmeliğinde sahnelenecek oyun, bir yazarın çalışma odası perspektifinden mekânsal deneyim imkanı
sunuyor.
2 Yorumlar
Emre Yalçın
Tarih: 18:12h, 13 KasımMerhaba Nilay Hanım,
Epeydir yazışmadık ama sitenizin sıkı takipçisi olmaya devam ediyorum.
Bu notu daha çok bir fotoğraf düzeltmesi için yolluyorum, yayınlanamanıza gerek yok bence.
Bitişindeki binada Transtürk yazısı okunan tek katlı Tünel istasyonu binası Metro Han’ın olduğu yerde değil, Karaköy ‘deki. Transtürk 1912’de Metro Han yapılmadan önce henüz yoktu, olsa da bugünkü alfabemizle yazılmazdı. Karaköy’deki istasyonun üzerindeki binanın inşaatı sanıyorum 1970’li yılların sonunda başladı, 80’lerde bitti.
Bir de Tünel’e ilk açıldığında büyük ilgi gösterildiğini yazmışsınız. Şimdi kaynak hatırlayamayacağım ama, halk yerin altına girmekten korktuğu için ilk zamanlarda sadece yük ve hayvan taşıyabilmiş Tünel. Sonra işletmeci bedava seferlerle halkın ilgisini çekmeyi denemiş, biraz uzun sürse de başarmış.
Nilay Örnek
Tarih: 21:05h, 24 KasımAy onaylayayım;) yayınlansın, sonra düzeltmeyi, kontrolü unuturum. Yazıyı ben yazmadım, konuk yazarıma sorayım. Teşekkürler.