Şu hesap daha bebekken, benim hikâyesini aradığım binalar hakkında araştırma yapıp bulduklarını bana gönderen isimlerden biridir mimar Serkan Yetgin. Birkaç yazı da yazdı, sonra beni unuttu:)
Yıllardır önünden geçerken, her seferinde ‘Mimar Vedad’ imzasını görüntüleyip “Eve gidince araştırayım” dediğim Tahin Han’ı yazmış! E-postamda görünce pek mutlu oldum. Tahir Han’ın bugün tanıdığımız bir isimle bağlantısına da -binalardan öğrenebileceklerimize şaşırmaması gereken ben bile- şaşırdım. Benim için o kadar doyurucu bir yazı ki…
Her gün önünden geçtiğimiz yapıya farkındalık yaratıyor. Mimar ve mimari yapı bilgisi var, pek çok ek fotoğraf ve bilgi var, tarih var, bugüne bağlanan bir aile bağı tarih var.
Merak şahane bir şey…
Bunu ben kendim de yapabilirim, olayım bu:) Ama insanların bu pratikle bana, bize, hayata katkıda bulunmasına bayılıyorum. Sağol Serkan…
‘İMZASI OLMADAN MİMARI OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK ZORDU’
Özetle, konuk yazarım Serkan Yetgin’den okuyalım:
“Geçen hafta Karaköy rıhtımındaki yoğun ‘yenileme’ çalışmalarının içinden geçerek iskeleye doğru ilerlerlerken Mimar M. Vedad, 1935 imzalı Tahir Han’a rastladım. Yapının zemin katında yer alan dikey çizgiler ve girişinin yer aldığı son akstaki geri çekilme ile buradaki dairesel cepheli, muhtemelen görevli için yapılmış pencereli oda dışında pek de kendini açık etmeyen bu binanın Vedat Tek’e ait olduğunu, imzası olmadan düşünmek neredeyse imkânsızdı.
AYRIKSI BİR YAPI
Yapıldığı yıl dikkate alındığında son eserlerinden biri olmalıydı. Her ne kadar Güneş Apartmanı gibi, dönemi için ilerici örnekler vermiş olsa da; iyon ve dor sütunlarını andıran dikey zemin kat elemanları ile yapının üst katlarındaki baskın yatay çizgiler ve sıva ile yapılmış ince taraklamalar mimarın işleri arasında epey ayrıksı bir yerde duruyordu. Farklı kaynaklardan Vedat Tek’e ait olduğunu teyit ettikten sonra, elbette yapının kim tarafından yaptırıldığı, kimlerin yaşadığı, günümüze nasıl geldiği ile ilgili konular merak konusu oldu.
KAVALA SOYADI TANIDIK GELİYORSA…
Han, 1935 yılında tütün tüccarı Kavalalı Tahir İsmail Bey tarafından yaptırılmış. Tahir İsmail Bey, Kavala’dan Darıca’ya göç etmiş, burada un fabrikaları kurmuş, cami yaptırmış ve sonrasında faaliyetlerine İstanbul’da devam etmiş. Soyadı tanıdık geldi değil mi? Kendisi, yaklaşık 4 yıldır tutuklu olan Osman Kavala’nın dedesi.
NESLİ HANIM, CAMİ VE DİĞERLERİ
Görsellerde adını göreceğiniz Mehmet Kavala, Osman Kavala’nın 1982’de kaybettiği babası. Adını hem yaptırdıkları caminin kitabesinde hem de Tahir Han’ın hemen yanında, yaptırılan bir başka handa (Nesli Han) gördüğümüz Nesli Hanım ise Tahir Bey’in eşi. 1946-50 yıllarında yapılan Nirven Haritalarına göre Nesli Han’ın, Tahir Han ardiyelerinin bulunduğu kısma, bu tarihlerden sonra inşa edildiği anlaşılıyor.
KÜLTÜR VARLIĞI TESCİLİ VAR
Karaköy rıhtımı, Perşembe Pazarı, Galata gibi ekonomik hareketliliğin zirvede olduğu lokasyonlardan birinde yer alan handa, eski gazetelerden toplanan görsellerde de görebileceğiniz gibi, ağırlıkla yurtdışından ithal edilen ürünlerin temsilcileri bulunuyor. Zemin katında ise asma katlı bir mağaza olduğu bilgisi mevcut.
Güncel fotoğrafların çekildiği sırada hanın orijinal kapısı ve yanındaki Nesli Han’ın adı sökülmüş, Batı cephesindeki pencereler aslına uygun olmayan biçimde genişletilmiş, genel olarak restorasyona ihtiyacı olduğu görünüyordu. Mülkiyetinin çoğunluğu, son internet kaynaklarına göre TSKB’ye (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası) ait olan han, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiş fakat anlaşılan o ki, henüz bir müdahalede bulunulmamış. Karaköy-Tophane sahil şeridi gibi hızlı bir dönüşümün yaşandığı bölgede nasıl var olmaya devam edeceğini merakla bekliyoruz.
1 Yorum
Deha
Tarih: 22:25h, 20 Kasım“Merak güzel, şey..” çok teşekkürler..