Beyoğlu Tel Sokak 29 numarada yer alan binayı -telefonuma baktım- 2020 yılından beri pek çok kez fotoğraflamışım (Salt Arşiv, Eleonora Arhelaou fotoğrafları serisinde 1996 yılına ait fotoğraflar da buldum).
Üstelik dar bir dönemeçte binanın tümünü aşağıdan fotoğraflamak oldukça güç ama kendisi kısıtlı açılardan bakınca bile pek güzel. Ve üstelik bana ‘birini’ andırıyor, bulamıyorum!
30 Aralık (2022) günü, bize önerilen ekmek fırınını bulmak amacıyla bir ara sokaktan diğerine ilerlerken yine Tel Sokak’tan geçiyorduk ki, binada bir canlılık gördüm.
Heyecanımı belli etmiş olmalıyım ki, kapıdaki beyfendi -Tansel Akkıran-, “Buyrun” dedi. Ve binanın restore edildiğini, otel olarak işletilmekte olduğunu anlatıp bana kapının yanındaki, mimar ve restorasyon bilgilerini içeren plaketi gösterdi.
ORİJİNAL KALABİLMİŞ TAVAN İŞLERİ
Ardından da içeriye davet edip girişteki tavan işlerinin, avizenin, renkli cam-vitrayların, kalorifer peteklerinin, zemin işlerinin, hatta resepsiyon bölümünün yanında kalan zilin dahi orijinal olduğunu anlattı.
“Esas terasta bir cam işler var” dedi ve sonra dayanamayıp beni terasa çıkardı, onları da gösterdi. Yanlış hatırlamıyorsam uzun süre ev olmuş bina, sonra bir tür eğitim merkeziymiş, teras dans stüdyosuymuş mesela…
Odaların kiminde de tavan işleri varmış ama hiçbir odayı görmedim, internetteki oda fotoğraflarında da denk gelemedim.
ADINI BULMAMAK RAMAK KALMIŞTI!
Bir odada -İsa’nın doğuşuydu galiba- bir betimleme varmış ama birkaç yabancı konuk, “Burası Müslüman Oteli değil mi?” diyerek odadan çıkınca biri zarar vermesin diye üstü örtülmüş.
Tansel Bey’e binanın eski ismini bilip bilmediğini sordum, bilmiyordu. Zaten sonrasında günlerce aradıysam da bulamadım. Pervititch Haritaları’nda 35 nolu pafta biraz daha sola genişleseymiş, eski Telgraf Sokak’ın -şimdi Tel- devamında bu binayı görebilecekmişiz! Gel de delirme…
Bu arada fotoğraflara bakarken fark ettim kapıda iki harf var, A ve X sanki, bu büyük bir ipucu olabilir ki, olaylar şöyle gelişti…
Bu arada Didem Avincan’ın Goad Haritası’nda bulduğu bölüm ortaya çıktı ve anladım ki bu binanın adı da Hazzopoulo apartmanı. Hikayesi bir diğer Hazzopoulo Apartmanı (Aslan Residance) yazısında…
Otelin ismi Ayramin Exclusive; manasını sordum, otelin sahip ya da işletmecilerinin isimlerinin ilk heceleriymiş…
Kapı girişindeki yazıyı ise -bana eski Türkçe öğretene kadar bu konulardaki danışmanım olan- Haluk Oral’a sordum, “”Lâ iâhe illallah Muhammedür-resûlüllah; eski bir hattın kopyası” diyebiliriz dedi…
İKİZ, HATTA ÜÇÜZ BİNALAR
Tansel Bey’in binaya ilgime ilgisine müteşekkir ayrıldım, sonra benim siteden mimarlara bakınca o benzerliği çözdüm. İnanılmaz idi.
Sitedeki Hanif Han (Perpignani Apartmanı) da, bu bina gibi Antoine N. Perpignani ile Rum mimar Marko (Marcos) G. Langas tarafından yapılmıştı ve o kadar benzer öğe içeriyordu ki…
Kapının üzerinde renkli cam levha, merdivenlerin yapısı, tavandaki kalem işleri, binanın dışındaki işleme ve aslanlar (ayı da olabilirlermiş). Hele de Sadri Alışık Sokak no 25’teki bina (Hazzopulo Apartmanı galiba), dışardan baksanız aynı bina bile sanırsınız! Onu da buraya kaydedeceğim.
BETONARME TARİHİNE GİRİŞ 101
“Teknik olarak anlamıyorum bir bakayım” derken, Hilal Lavarone’nin, Betonart’ta çıkan “Marcos g. Langas: Betonarme tarihinin az bilinen aktörü” adlı yazısını okudum.
Sonra olaylar karıştı… François Hennebique ve Hennebique betonarme sistemi üzerine onlarca metin okudum:) Beton ve çimento ile ilgili yazılara geçtim.
Genellikle bu iki mimar binalara imzalarını koydukları gibi yapım tarihini de yazıyorlar, burada yazılı olmasa da restorasyon plaketinde 1921 tarihi var. (Ancak bu biraz daha önce olabilir şüphesi duyulabilir. Mimarların yaşam ve ortaklık süreleri göze alınınca yanlış gibi). Hanif Han 1904 yılında inşa edilmişti.
O yıllarda birbirine birkaç yüz metre olan bu üç binanın üçüzlüklerinin -ya da benzerliklerinin diyeyim- farkında mıydı acaba oralarda yaşayanlar? Biz bir ikizlik, bir dolu benzerlik kanıtladık…
NEO KLASİK
Yazıyı, teknik bilgi merak edenler için Kubilay Arpacı’nın “İstanbul Mimarisinde Sanatkâr İmzaları (1800-1923)” tezinden bir paragrafla bitiriyorum:
“Bodrum kat üzerine, 4 katlı kâgir olarak inşa edilen bina bitişik nizamlıdır. Yapının alt katlardan farklı üsluba sahip son iki katı, sonraki dönemlerde eklenmiştir. Tamamı rüstik dokuya sahip bina üç bölümlü düzenlemeye sahiptir. Zemin katı diğer katlardan daha yüksek tutulan yapıya giriş, batısı köşedeki kapıdan sağlanmaktadır. Binanın, zemin kattan itibaren orta bölümü, ayı başı kabartmalı konsollarla taşınan çıkma şeklindedir. Taban kısmında kalemişi süslemelere yer verilen çıkmadaki pencereler ve yan bölümlerdeki konsollarla taşınan balkonlar plasterlerle sınırlanmıştır. Çıkmanın ikinci katındaki pencereler diğerlerine göre farklı bir tasarıma sahiptir. Pencerelerin üst kısmında diş kesimi bordürle bezenmiş üçgen alınlık yer almaktadır. Çıkmanın ve yan bölümlerin köşesinde yer alan ikinci katta başlayıp üçüncü katta sonlanan plasterler, kabuk motifli yivli başlığa sahiptir. Bu başlıkların üst kısmında ise akantuslar ile bezenmiş konsollar bulunmaktadır. Bina altında diş kesimi bordür olan geniş bir silmeyle sonlanmaktadır. Bina, cephe tasarımı ve süsleme unsurları Neo-Klasik anlayış içindedir.”
Fotoğraf notları: Eleonora Arhelaou (siyah beyaz olanlar) dışında binanın iç-dış tüm fotoğrafları bana ait, dış cephe daha eski görününler de yine benim daha önceki yıllarda çektiklerim.
Henüz yorum yapılmamış.