1930’lardan bugüne gelen Mühendis İbrahim Galip Bey, şimdiki adıyla Akar Palas Apartmanı‘ndan bahsederken, yanındaki Üçler Apartmanıyla onu, o dev bloğu çok da sevmediğimden bahsetmiştim.
Ben pembe rengi, yenilenmesine rağmen yine de dökülen hali, pimapenlerle kapatılmış balkonları ve dev blok haliyle pek de sevemem orayı. Yıllarca her gün her açısından onu izleyerek geçirmemin de etkisi vardır tabii bunda.
Ancak bilirim -genellikle- mimar arkadaşlarım burayı pek severler, “Mimari Seyfi Arkan” derler.
“AMA O SEYFİ ARKAN YAPISI”
Seyfi Arkan pek kıymetli biri biliyorum. Döneminin pek çok önemli tasarımına imza atmış, Çankaya Hariciye Köşkü Yarışması’nda birincilik ödülü almasının ardından Atatürk’ün özel mimarı olarak birçok proje yapmış; Florya Deniz Köşkü misal, onun tasarımlarından.
Ama biz sıradan kent yaşayanları bir binayı mimarını bilerek sevemeyiz.
Ama Arkitekt Dergisi’nin arşivleri sağolsun, iki apartmanın da yapıldığı yıllarda ne kadar etkileyici, evet belki büyük yapılar ama yine de çevresiyle -belki de- orantılı olduğunu görebiliyorsunuz.
İçi ne kadar özenle yapılmış.
1935’te öyle bir yapı, o dekorasyon; manzara zaten…
Muhtemelen arkasında ne Batal Apartmanı var, ne Ela… Zaten Üçler yapılınca ÇifteVav Sokak’ın sınırları çizilmiş.
‘ORTAK BİR KARAKTER İÇİN’
Üçler Apartmanı’nın, daha da çok Mühendis İbrahim Galip Bey Apartmanı’ndaki değişiklikleri özelliklerini Arkitekt arşivinden, mimarı Seyfi Erkan’dan (nedense Arkan değil) okuyalım (Kaynak:ARKİTEKT Cilt: 1935 Sayı: 1935-05 (53) Sayfa: 129-140):
“Ayazpaşa (bu hep böyledir kâh Ayaspaşa, kâh Ayazpaşa yazılır) caddesi üzerinde denize bakan sırtta 2 yıl önce yapılan Müh. İ. Galip Kira evinin üstüne ve yanına bu yıl yeni kira katları ek olarak yapılmıştır.
Yeni bölümün önceki kısımla uygun olması, bir topluluk ve bir karakter göstermesi istenmiş ve temin edilmiştir. Yapı yerinde caddeden denizin ve karşı yakanın görünüşü çok güzel olduğundan iki bölüm ortası, direkler üzerinde yapılarak açık bırakılmıştır.
Bu parçanın değerini arttırmak için önüne bir bahçe ve bir havuz yapılmış ve bunların üstü de geniş bir saçakla örtülmüştür. (Bugün o bahçe ve havuz nerede acaba).
“HAVUZLAR VE IŞIK OYUNLARI”
“Plân taksiminde eski bölümün katlarına yeni parçadan birer buçuk oda eklenmişdir. Giriş kısmı da genişletilmiş, yeni elektrik ve su tesisatiyle havuzlar ve ışık oyunları yapılmıştır.
Eski bölüme eklenen son katlarda yapı sahibinin oturmasına göre büyük değişiklikler yapılmıştır. Bu katlardaki yenilikler yapı sahibi Müh. İ. Galib’in isteklerine göre ve yerli malzeme ile yapılmıştır. Desenli ksüolit döşemeler, nikel çerçeveli cam bölmeler, plântaj ve akvaryum gibi salon motifleri bu katların hususiyetlerindendir.
GÜNÜN ZENGİN RAHATLIKLARI MEVCUT
“İkinci bölmede bodrum, zemin kat, birinci ve en üst katlar ayrı ayrı kiraya verilebilir müstakil altışar odalı dairelerdir. Arada kalan 4 kat ikişer katlı iki lüks dairedir. Bu dairelerin höl kısımları iki katı birden ihtiva etmek üzere yüksek yapılmış, alt no kısım salonlara, üst kısım yatak odalarına ayırd edilmiştir. İki katı dışarıdaki esas’mer – divenden başka hususî, iç merdivenler bağlamaktadır. Genel bakımdan bu kira evi zengin ve konfor ariyan aileler için düşünülmüş, içeride ve dışarıda ilerlemiş günün zengin rahatlıkları ifade edilmişdir.”
KİRA EVİ NEDİR?
Metinden anladığım üzere dergide yeni yapı, bugünkü gibi Serfi Arkan’ın Üçler Apartmanı’ndan çok, eski İbrahim Galip Bey Apartmanı’na yapılan önemli bir ek yapı olarak görülüyor.
Hepsi bir apartmancasına…
Bu yüzden de hep ‘kira evi’ olarak adlandırılıyor.
Malum; o dönemde, böyle apartmanların çoğu, arazi sahiplerinin, o arazilerde tek katlı ev ya da köşkleri olanların ‘kira geliri elde etmesi için’ yapılmaya başlanıyor. “Bilmem kimin kira evi” olarak adlandırılıyorlar.
Apartman ne zamandan sonra ayrı bir karakter sayılmış -belki bir satış?-, ne zaman ve niye “Üçler” adını almış bilmiyorum.
Bilen aydınlatsın.
JAMES BALDWIN VE ÜÇLER APARTMANI
James Baldwin’in Üçler Apartmanı’nda Sedat Pakay tarafından çekilmiş bu fotoğrafı elime sonradan geçti, bakmaya doyamıyorum. Fotoğrafın hikayesini blog kısmından okuyabilirsiniz.
Henüz yorum yapılmamış.