Nasıl Olunur adlı podcast’imin 203’üncü bölümünde konuğum aslında şehir planlama, üzerine de mimarlık okuyan fotoğrafçı, sanatçı, akademisyen Murat Germen’di.
İkimizin çok ortak hassasiyeti, merakı var; sohbeti muhabbetten zor sonlandırdık.
Yayının ardından, yayında da bahsettiğimiz “Metrûkiyetin sathî meşrûiyeti” adlı sergisindeki fotoğrafları için onu aradım.
Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılan sergide Germen’in Atatürk Havalimanı’nın ‘terk edilmişliğini’ gözler önüne seren hali vardı ve çok etkileyiciydi.
Yayındaki, bir görevlinin “Bana bir hafta verin burayı çalışır hale getiririz” deyişi aklıma kazındı. Pistte bir dolu oynama yapıldı, bu olasılık zor belki ama Murat Germen fotoğraflarına bakınca “Mümkün” görünüyor.
İnsanın içi acıyor.
Böyle güzel bir havalimanı apar topar terk edildi; işlevsiz hale getirildi. Üstelik fotoğraflar arasında Atatürk Havalimanı’nın aldığı “en iyi” ödülü bile öyle duruyor.
TERK EDİLMİŞLİK İLE BELLEK KAYBI İLİŞKİSİ…
Germen’in sergisine dair metin de şöyle…
“İstanbul’un farklı noktalarındaki metruk binaların görüntülerine yer veren foto-yerleştirme, bu sıfatın türediği terk etme kelimesinden hareketle, söz konusu eylemin Türkiye kültürel, mimari ve siyasi tarihinde sebep olduğu yol ayrımlarına bakar. Çalışma, ağırlıkla zorunluluktan terk edilmiş yapıların fotoğraflarından oluşur. Sanatçıya göre siyasi dayatma, ekonomik çıkmaz ya da doğal afet gibi sebeplerden geride bırakılan, geçen sürede metruk hale gelmiş bu mekânlar ile bellek kaybı arasında bir bağ bulunmaktadır. Kimlik konusunda anlaşmazlık, zıtlaşma ve fikir ayrılıklarının ipuçlarını aramaya yönelik bu yaklaşım, aynı zamanda tek yönlü bir gelişim/dönüşüm zorlamasının ve rant uğruna kültürel çoğulculuktan vazgeçmenin tehlikelerine işaret eder.”
Benim için de hala bir umut, çok sevdiğim Atatürk Havalimanı’nın yeniden canlanmasını istiyorum.
5 Yorumlar
Çiğdem Arntz
Tarih: 12:39h, 24 KasımMerhaba,
20 yıldır yurt dışında yaşıyorum ve Atatürk havalimanı benim için her geldiğimde “vatana, doğduğum topraklara” ayak bastığım yerdi. Yılda 4-5 kez gelip gidiyorum ve yeni havaalanında maalesef aynı hissi alamıyorum. Biran önce bavulumu alıp çıkma hissi var.
Sanki dünyanın başka herhangi bir yerindeyim, ama çıkınca İstanbul. Evet modern ama bir kimliği yok, “bizden/bizim” değil, daha çok arada bir portal gibi. Atatürk açılsa yine oraya gelirim.
Fügen Ünal Şen
Tarih: 17:25h, 24 KasımBazen… Geçip gitmesini sindiremediğim şeyler oluyor. Kimi tavırlar, sesler, günlük hayatta pek kullanmamaya başladığımız kelimeler, bakışlar.
Her biri can yakıyor.
Hele bir de “inat” uğruna “silip atma” hesabıyla yapılanlar var ki onlar birer kör bıçak…
Atatürk Hava Limanı sese, söze dökerken dahi içimi acıtan bir veda. Tuhaf bir veda üstelik, hep döneceğini bildiğimiz bir sevgili gibi. Döneceğini bildiğimiz ever…
O nedenle bu foroğraflar çok değerli.
Bu fotoğraflarda kim ne görür, bulur bilmem ben “bizi” bulmaktan vazgeçmeyeceğim.
Değerli çalışma için teşekkür ederim.
İçten, çok içten teşekkür ederim.
Fügen
Nilay Örnek
Tarih: 21:03h, 24 KasımCanım benim; şu inceliklerin…
Yazdıklarını çok iyi anlıyorum bu bir, hisler karşılıklı bu iki… Ve yaptığım tashihi, buradan değil özelden belirtmen:) bi tanesin:)
Celal
Tarih: 14:06h, 25 KasımAtatürk Havaliman’nın kapatılması konusu başından beri ve özellikle karar sonrasında tahrip edilmesi benim canımı yakıyor, içimi sızlatıyor. Bir havalimanın pistini sadece ve ancak düşman tahrip eder. Bütün fonksiyonlarıyla dünya ölçeğinde verimli çalışan bşr havalimanını kapatmak büyük bir savurganlık, israf ve vatan hainliğidir. Yeni havalimanının hiçbir yönünü benimseyemedim, sevemedim. Her metrekaresi büyük bir ölçüsüzlük, israf ve savurganlık.
MELİH TÜRA
Tarih: 19:59h, 17 Mart2016 yılında “Yılın Hava limanı” ödülüne layık görülmüş. Bir inat uğruna yok edilen DEĞERİMİZ.