Daha önce de bahsettiğim gibi Emlak Kredi Bankası, Demokrat Parti döneminde, 1945’lerden sonra ortaya çıkan toplu konut ihtiyacı ve planlı yeni kentler kurma eğilimi ile İstanbul’da Türkiye’nin ilk büyük toplu konut projesi için Baruthane arazisini Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’ndan satın alıyor.
Projede büyük bir kısmı bataklık olan 377 hektarlık bir alanda, 60 bin nüfuslu bir yerleşim hedefleniyor.
1956’daki proje yarışmasından tatmin edici sonuç alınamayınca ‘beğenilen projelerin sentezinden’ yararlanılmak isteniyor ve bir grup mimar, mimar Ertuğrul Menteşe yönetiminde, Şehir Plancı – Mimar İtalyan Prof. Luigi Piccinato’nun danışmanlığında ‘Baruthane Proje Bürosu’nu kuruyor. (Tüm isimler önceki iletilerde var). Yine önce belirttiğim gibi ‘Ataköy’ ismi de aralarından ünlü edebiyatçıların da olduğu bir jüri tarafından belirleniyor.
BATAKLIK KURUTULDU, UZMANLAR AĞAÇLANDIRDI
Sahilde bir plaj, turistik ve sosyal tesisler, eğitim alanları, spor tesisleri, çarşıları ve yeşil alanlarıyla Ataköy 10 bölüm olarak planlanıyor. 1987’de 11’e çıkıyor. Bataklık kurutuluyor, Atatürk Orman Çiftliği’nden ziraat mühendislerinin planlamasıyla ağaç ve bitki ekimi, ağaçlandırma yapılıyor eskiden tarla görünümünde olan bu dev araziye.
Yanlış aktarmıyorsam; bina yükseklikleri sahilden içeriye doğru artan bir şekilde tasarlanıyor.
Yapımı 1957–1962 yılları arasında tamamlan, 20 hektar alandaki Ataköy 1. Kısım, Türkiye’deki modern mimarlık örneklerinden sayılıyor.
‘CORBUSIER BİNALARINI ANDIRAN…’
Gerisini Instagram’daki @ankaraapartmanları hesabını yöneten kişinin bana gönderdiği dev dosyadan çıkardığım, Tülin Barutçular ve Neslihan Dostoğlu’nun Megaron’da yayımlanan araştırmasından aktarayım:
“Büyük metrekareli, konutun çalışanları için de mekânlar barındıran bu konut tipleri yerden kolonlar üzerinde yükseltilmiş Le Corbusier binalarını andıran konut bloklarıdır. 1. Kısım’da 662 konut
bulunmaktadır. Toplam konut taban alanı 143.592 metre kare, toplam konut alanı ise 756.000 metre karedir.”
1 Yorum
Sema
Tarih: 18:51h, 14 ŞubatKeşke bütün binalar ve çevre düzenlemeleri böyle başarılı olsaydı istanbul eski güzelliğini korudu. Şahsen mimar Ertuğrul Menteşe ile tanışmış biri olarak yazıyorum