Ataköy – 5: Türkiye’nin ilk alışveriş merkezi; hem de buz patenli, ‘Fame City’li… Galleria

Sürekli nostalji yapmak istemiyorum ama Ataköy bunu çağırıyor!

Biraz da bildiğim tarafından gidiyorum, konu Galleria.

İlk AVM. Aslında Galleria’yı o günün bilinçli büyüklerinden dinlemek lazım belki de; çünkü o dönemde benim gibi 8-10 yaşındaysanız Galleria başka bir şeydi.

Fame, Beyaz Gölge izleyerek ‘başka dünyalara bakan’ birer çocuğuz ve içinde devasa buz pateni sahası olan bir alışveriş merkezi açılıyor. Yabancı markalar, FameCity adında bir çocuğun aklını alacak bir oyun merkezi, giyinip süslenip kapalı bir alanda salınmalar, kimi için flörtler… Karne aldık diye şık şıkıdım giyinerek Pizza Hut’a gittiğimizi hatırlarım! O dönemin pek çok Ataköylü-Bakırköylü genci oralarda satış elemanlığı yapmıştır.

FAME CITY’DEN PICCATURA’YA

Misal bir müziksever için ya da bizim gibi müzikli bir dünyaya özenen çocuklar için Piccatura vardı orada; Bülent Ortaçgil gibi isimlerin yapımcısı olan Mustafa Kaynakçı’nın ‘Piccatura’sı. Taa ilkokuldan arkadaşım Yiğit, o dönemin pek çok genci gibi Galleria’da çalışıyor; sanırım Mudo’da. Karşısında da bu şahane dükkan var. Oradan bir muhabbet başlıyor. Yıllar yılar sonra -özetle anlatıyorum- Yiğit önce müzik sektöründe çalışıyor, ardından senarist oluyor. Kavak Yelleri adlı bir dizi yazıyor. Dizinin müziği için Pinhani’nin bir şarkısı (Dön Bak Dünyaya) seçiliyor.

Pinhani’nin solisti kim? Mustafa Kaynakçı’nın oğlu Sinan. Anlayın bağlantıyı. Galleria çok acayip bir şeydi. Sokak röportajları orada yapılır, ünlüler ilk orada görünürdü. İstanbul’un her yerinden ziyaretçisi olan ‘Avrupai’ bir yer. Bir de okunuşunu, ‘Bahar’ anlamına geldiğini yıllar sonra anladığımız yeşil çiçekli logosuyla Printems. (Bu yazının bir de ikinci bölümü var, okuyunuz)

(Bu dosyayı Instagram’da o dönemin yaşayanların yorumlarıyla okumanızı tavsiye ederim)

**** FameCity hariç, fotoğrafların tamamı Salt Arşiv’den alınmıştır.

(Bir foto altı: Hayati Tabanlıoğlu, Heikki Siren’e Galleria projesini sunarken…)