Karaköy Külah Fabrikası (Karaköy Külah / Murakıp 12)

Yapım Yılı: 1952

18. İstanbul Bienali’ne mekan olan bazı yapıları konuk yazarların yazacağını söylemiştim. Bienalin sitesinde mekanlardan biri olan Külah Fabrikası için şöyle deniyor:

“Karaköy’ün arka sokaklarına gizlenmiş bu eski dondurma külahı fabrikasına girerken, grafitilerle kaplı ham tuğla cephe ve ağır demir kapılar dikkatimizi çekiyor. Bir zamanlar külah imalatının yapıldığı bu iki katlı, yüksek tavanlı bina, son yıllarda farklı kültürel deneylerin yapıldığı bir mekâna dönüşmüş. Dönem dönem zanaatçı pazarlarına ve sergilere evsahipliği yapan bina, sonrasında yerel bir müzik grubunun stüdyosu ve konser alanı olarak hayata döndürülmüş. Soylulaşmanın ve ticarileşmenin çok hızlı yaşandığı bir semtte yer alan bu eski fabrika, şimdi bir kültürel etkileşim alanı olarak varlığını sürdürüyor”.

ÖNCE BİRAZ KARAKÖY

Zanaatçı pazarı sanırım bir dönem yapılan Souq Dükkan…

Müzik grubu ise benim de çok sevdiğim Büyük Ev Abluka’da.

Ne şanslıyım ki, konuk yazarım hem bu grubun bir üyesi hem de bir mimar (Hande Ciğerli ile birlikte Novos Mimarlık) Mert Üçer. Uzun yıllar “Karaköy Külah” olarak da anılan Murakıp Sokak no 12’deki Külah Fabrikası’nı Üçer’in kaleminden okuyoruz….

“İstanbul’un bankaları ve iş hanlarıyla ünlü en eski ticaret merkezlerinden biri olan Karaköy, tarih boyunca bir liman ve ticaret odağıydı. Bizans döneminden beri Galata adıyla bilinen bölge, kültürel, mekânsal ve sosyoekonomik dönüşümler geçirerek günümüze ulaştı; kentsel mirası ve çok katmanlı yapısıyla şehrin en karakteristik alanlarından biri haline geldi.

Külah Fabrikası’nın bulunduğu semt, Haliç girişinde Galata Köprüsü çevresinde, kentin ticaret ve ulaşım ağlarının kalbinde yer almakta. Rivayetlere göre, bölge Romalılar döneminde küçük bir kıyı köyüyken, Hasköy’den buraya yerleşen Karai Yahudileri sayesinde zamanla Karaköy adıyla anılmaya başlanmış.

Yüzyılın ikinci yarısında, liman faaliyetlerinin yoğunlaşmasıyla rıhtım, gümrük binaları ve modern (o dönemin) antrepo/depo yapıları inşa edilmiş; 1900’lerin başındaki haritalarda bu depolar ve yeni kıyı düzenlemeleri görünür hale gelmeye başlamış. Bu dönem Karaköy’ü hem ticaret hem de depolama merkezine dönüştürmüş. Karaköy’de depolama işlevi gören binalardan biri de, bugün ‘Kemankeş 12’ ya da herkesin bildiği adıyla ‘Külah’ oldu.

MİMARI BİLİNMİYOR, YAPIM YILI 1953

Bina, devlet arşivleri kayıtlarına göre 1953 yılında fabrikatör Hasan Beziray tarafından depo olarak yapılmış. Uzun yıllar boyunca ihraç edilmek üzere toplanan ayçiçeği küspeleri burada depolanmış. Ayçiçeği yağı üretimi sonrasında ortaya çıkan küspeler o dönemde yurtdışına gönderilirmiş. Ancak ülkede küspelerin geri dönüştürülmeye başlanmasıyla birlikte bina bu işlevini kaybetmiş ve farklı amaçlarla kullanılmak üzere kiraya verilmeye başlanmış. (Ayçiçeği tohumu küspesiyle ne yapılır diye baktım da hayvancılıkta besleme amaçlı kullanılıyormuş. Bunu da öğrendik şükür:) N.Ö.)

ELLE KATLANAN KÜLAHLAR

Tek katlı ve yüksek tavanlı bir depo olarak tasarlanan bina, 1965’te eklenen ikinci kat ve 1970’lerde gerçekleştirilen betonarme güçlendirme çalışmalarıyla günümüzdeki tuğla-betonarme görünümünü almış. Mimarı bilinmemekle birlikte, çevredeki diğer depolardan farkı, karışık betonarme ve tuğla yapım tekniğinin uygulanmış olması. Bu sayede hem giriş katında hem de üst katta tavan yüksekliği 4 metrenin üzerinde.

Bina, İhsan Erişen tarafından kiralanarak 1970–1990 arasında dondurma külahı imalathanesi olarak kullanılmış. Külahlar waffle hamuru gibi pişirilip el ile katlanırmış. Teknolojik makinelerin ortaya çıkmasıyla birlikte fabrika kapanmış.

1990’lardan 2010’lara kadar büyük ölçüde harap halde kalan yapı, çöken çatısı ve yıkılan üst katıyla adeta unutulmuştu.

KÜLAH KULÜP ZAMANI

Binayı 2010’da arkadaşım Avni Ertepe sayesinde keşfettik. Avni, burayı alternatif ve yeni nesil bir etkinlik alanına dönüştürmek üzere kiraladı ve mekânın adını geçmişine atıfta bulunan ‘Karaköy Külah’ koydu. Pek çok etkinlik düzenledi, Karaköy’ün 2010’larda yeniden popüler olmasında kulüp Külah’ın etkisi büyüktür.

Bir yandan yoğun mimarlık işlerim devam ederken, ilk albümümüzü kaydetmek için bir stüdyo arayışındaydık. Grubun mimarı olarak bulacağımız binayı stüdyoya evriltme görevi bendeydi. Biz de Büyük Ev Ablukada olarak aynı yıl üst kata taşındık. 180 m²’lik alanda büyük bir mutfak, üretim masamız ve prova/kayıt bölümünden oluşan stüdyomuzla yerleştik. Üst katımıza ‘Tophane Rıhtım Stüdyoları’ adını verdik ve 2012’de yayınlanan ilk albümümüz Full Faça’yı burada kaydettik. Alt kat ise Külah Kulüb’ün binaya vedasından sonra bize geçti. Konserler, etkinlikler, klip ve performans çekimlerine ev sahipliği yaptı; pek çok grup burada sahne aldı.

“BÜYÜK EV” KÜLAHTA!

2017’de yine bu binada ikinci albümümüz Fırtınayt’ı kaydettik. Bu dönemde grup arkadaşım Bartu Küçükçağlayan binaya taşındı ve mekân bir yandan stüdyo ve konser salonu, bir yandan da vaktimizin çoğunu geçirdiğimiz büyük bir eve dönüştü.

Alt kat, izin süreçlerinin zorlaşmasıyla konser salonundan pop-up pazar ve mağaza mekânına evrildi; bugün Berlin’de devam eden ve tasarımcıların, sanatçıların işlerini sergileyip sattığı Souq Dükkan’ın ilk adımları da burada atıldı.

2021’de ekonomik ve duygusal sebeplerle stüdyomuzu Ataşehir’e taşıyarak binadan ayrıldık. Ayrıldığımız gün sevgili stüdyomuzu gelecekte de bize hatırlatacak bir klip çektik. Fırtınayt Albümünden ‘Hepsine Ne Fena’ şarkısının klibinde başrolde bu bina var. Pandemi sonrası tekrar kapanan yapı, uzun bir sessizliğe büründü.

2025’te İstanbul Bienali’nin mekânlarından biri olması, Kemankeş 12’nin bütün bu katmanlı geçmişini açığa çıkardı. Binanın şimdiki varisi sevgili Müjdat Yeşildağ ile yıllardır binanın geleceği hakkında konuşuyor ve iyi dileklerde bulunuyoruz. İstanbul Bienali binanın hafızasına çok değerli bir katkıda bulunuyor, umuyorum gelecekte de pek çok değerli sanatçı ve etkinliğe ev sahipliği yapar. Ayçiçeği yağından külah fabrikasına, alternatif müzikten güncel sanata uzanan bu yolculuk, Karaköy’ün çok sesli hafızasında eşsiz bir iz bırakıyor.”

KAYNAKLAR

  • Fotoğraflar, İKSV’nin, Mert Üçer, Tuluğ Özlü ve Can Aykal Instagram hesaplarından.
  • Bu fotografik olarak en zayıf paylaşımımdı herhalde. Fotoğrafı, özellikle de fabrika döneminden olan gönderebilirse sevinirim!

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

WhatsApp
Email
Twitter
LinkedIn
Telegram
Facebook

YORUMLAR

4 Yorumlar
  • Nil
    Tarih: 08:50h, 16 Ekim Cevapla

    Emeğinize sağlık

    • Nilay Örnek
      Tarih: 20:37h, 19 Ekim Cevapla

      teşekkürler

  • Didem Avincan
    Tarih: 12:34h, 16 Ekim Cevapla

    Biraz eski gazetelere bakmak istedim, 1956’da Galata’da Hasan Beziray’a ait bir depoda (o dönem ardiye olarak geçiyor zannediyorum) bir yangın çıktığı haberine rastladım, birden fazla deposu olabilir elbette ama burası da olabilir. Hasan Beziray’ın ise, bir vefat ilanından, ‘vakıfların can dostu’ olarak anılan işadamı Süha Fazlı Beziray’ın da babası olduğunu anlıyorum.
    2012 Mart ayında Ali Dağlar’ın Hürriyet.com haberinde Beziray’ı Müjdat Gezen’in İstanbul’da açtığı beş katlı yeni okulun binasını bağışlayan kişi olarak okuyoruz.
    Yine haritalardan gördüğüm, Mert Bey’in yazısında bahsedildiği gibi, bu bölgede kömür ve tütün depolarının oluşu, Murakıp Sokak adına ise ilk Nirven’in 1948 tarihli haritasında rastladım, Kiraç Kapı ve bir dönem Debakhane (Tabakhane olabilir) sokak olarak görülüyor. Külah Fabrikasının olduğu yer 1905-1927 arası boş, üzerinde yapı görülmüyor, 48’de ise çok nitelikli olmayan kagir bir yapı işaretlenmiş. Belki Hasan Beziray bu tek katlı yapıyı yıktırıp yerine kendine 53’de bahsedilen depoyu yaptırdı ya da ihya ettirmiş de olabilir. Bunlarla karşılaştım, paylaşmak istedim, keşke görsel de çıksaydı karşıma.

    • Nilay Örnek
      Tarih: 20:37h, 19 Ekim Cevapla

      evet ben de gördüm, muhtemelen

Bir yorum yazın

DİĞERLERİ

Nişantaşı

“Birinci” Vedat (Vedad) Tek Evi

Günümüzde Nişantaşı’nda Süleyman Nazif Sokak ile Valikonağı Caddesi kesişiminde bulunan Vedat Tek Evi, aslında mimarın aynı caddedeki ilk evi değil. Bu evden önce, yine kendisinin yaptığı bir evde, hem de tam yan binada oturuyor Vedat Bey. Bu, -en azından ilgili mimarlarca- bilinen bir şey. Pelin Derviş’in

Devamı »
Ihlamurdere

Şişik Palas

Meşhur, adı sıkça duyulan binaların bile tarihine dair belge bilgi çok azken, o bilgiler de kopyalana kopyalana aşınmışken Beşiktaş Ihlamurdere Caddesi’ndeki bir yapının geçmişine dair bilgi bulabileceğime dair çok da umudum yok. Ama her daim ismi dikkatimi çekiyor, Şişik Palas. İsmiyle bile kafamda kısa öyküler

Devamı »
Nişantaşı

Marmara ve Sümer Apartmanları

Güzel bina sevdamın nedenlerinden biri de bu iki binadır. Çünkü daha sıradan apartmanların, yazlık evlerin olduğu semtlerde oturan benim gibi çocuklar için -daha önce de söylemiştim- Vakko Fabrikası, -eski- Tercüman binası, Sümer ve Marmara gibi apartmanlar, Gümüşsuyu-İnönü Caddesi’ndeki binalar bir başkadır… O başkalık dikkat çeker,

Devamı »
Beyoğlu

Arbatlı Apartmanı

Cihangir’in en merkezi yerlerinden birinde; Akarsu Yokuşu’ndaki Journey Cafe’nin içinde olduğu, girişindeki “ayak terapi merkezi”nin tabelaları onu görünmez de kılsa görkemiyle dikkat çeken bir yapı; Arbatlı. Bugün Arbatlı Apartmanı’nın Google’daki izi, Metin Kaçan ile G.K.’nın da burada oturmuş olması. 90’ları yaşayanların hatırlayacağı, yıllarca konuşulacak, işkence

Devamı »
Çekirge

Petek Apartmanı

Bursa Petek Apartmanı çok ilginç. İki blogdan oluşan bu apartmanın özelliği 80’lerde orada oturan aileler ve çocukları… Kimler kimler… 1- Artık bir ayağı Viyana’da olan modacı Atıl Kutoğlu (1. kat) 2- Dice Kayek markasını yaratan Ece ve Ayşe Ege kardeşler (4. kat) 3- Mücevher markası

Devamı »
Karaköy

Ömer Abed Han

Efemera tutkunu bir illustratör olan Oya Başkara’nın 1900’lerin başından itibaren Türkiye’nin sosyal hayatını “fotoğraflarla” ve Oya’nın giyim kuşam tarihi bilgisiyle izleyebileceğiniz bir hesabı var: @raantique Çok severek izliyor ara ara da Oya’yı “Şu ev nerede şimdi acaba? Burası hangi bina? Sen bana bir bina yazsana”

Devamı »
Nişantaşı

Villa Tozan / Tozan Apartmanı

Satvet Lûtfi Tozan, Villa Tozan ve Tozan Apartmanı ile karşınızdayım… Satvet Lûtfi Bey, tam hakkında kitap yazılacak adam; yazılmış da. Kendisini görüp tam emin olamasam da bildiğim kadarıyla Cemal Kutay’ın “Belgrad’ı Kurtaran Türk”ü, onun hakkındaki tefrikalardan oluşturulmuş bir kitap. Zaten Tozan ile Kutay yakın arkadaşlar

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.