Ahmet Vefik Paşa Kütüphanesi

Katkıda bulunanlar: 
  • Zeynep Miraç Özkartal

Nereden nereye… Hikayemiz Osmanlı döneminin, 16 dil bildiği belirtilen bir devlet adamından, ABD’li bir yazar ve ressamına, Türkiye’nin en önemli tiyatro sanatçılarından birine ve bugün Rumelihisarı’ndan Londra’ya kadar uzanıyor.

Ahmet Vefik Paşa ‘vikipedia’dan bilgilerle söylersem Osmanlı devlet adamı, diplomatı, 16 dil bilen bir çevirmen ve oyun yazarı. Eğitim bakanlığı da Bursa Valiliği de yapmış; iki defa da sadrazam olmuş. 

Ahmet Vefik Paşa’nın oluşturduğu, İstanbul Rumelihisarı’ndaki kütüphane ise dillere destan, “İstanbul’un en zengin kütüphanesi” olarak nam salmış. Ünlü kütüphane, Paşa’nın ölümünden sonra kısım kısım satılmış, satış 1891’den 1902’ye kadar sürmüş. 1902’de kütüphane binası ve kalan kitaplar Rıza Paşa adında biri tarafından satın alınmış (kaynağım vikipedia). Rıza Paşa Koleksiyonu da Maarif Nezareti tarafından satın alınıp Darülfünun’a verilmiş, kütüphane binası ise 1927 yılında satılmış. Zaten anladığım kadarıyla Ahmet Vefik Paşa’nın ayrı bir evi var yakında, burası sadece kütüphane için!

1966’DA BALDWIN’İN EVİYDİ

Bugün konut olarak kullanılan binanın konuklarından biri de, bu sayfaya daha önce Gümüşsuyu’nda yaşadığı binalar ve Sedat Pakay fotoğraflarıyla konuk olan ünlü yazar James Baldwin olmuş.

Bundan sonra sözü Zeynep Miraç Özkartal’a devredeyim: “(…) 1966 yılında, -Baldwin- bu kez ‘Ne Zaman Gitti Tren’ romanını tamamlamak için döndü İstanbul’a. (…) Tam da Baldwin’e lâyık bir adres buldular: Rumelihisarı’ndaki Ahmet Vefik Paşa Kütüphanesi… Rumelihisarı’ndaki evde öğlene doğru uyanıyor, yemek yiyip akşam 6’ya kadar çalışıyor, sonra da ziyaretçilerini ağırlıyordu; Robert Kolej öğrencileri, Amerikalı öğretmenler, tiyatrocular, yazarlar… Onlara yazdıklarından bölümler okuyor, hararetli tartışmaları fişekliyordu.

BAHÇEDE PARTİLER, KEYİFLİ YEMEKLER

“Kütüphanenin bahçesinde büyük partiler veriyor, keyfi yerindeyse konuklarına yemek pişiriyordu. İstanbul kültür sanat hayatının tanıdık isimlerinin yanında sokakta tanıştığı insanları da ağırlıyordu evinde. 

Baldwin bu sırada onu yetiştiren, ‘yaratıcı babası’ olarak kabul ettiği Beauford Delaney’i İstanbul’a getirmeye karar verdi. Delaney’in sağlığı gittikçe kötüleşmişti, ona sahip çıkmak, daha iyi bakılmasını sağlamak istiyordu. İstanbul’da Baldwin’le olmak Delaney’e iyi gelmişti gerçekten; Rumelihisarı’nda yeşille mavinin birbirine karıştığı bir noktada biraz olsun şifa buldu. O da İstanbul’da çalışabiliyordu. 

1966 yazını İstanbul’da geçiren Delaney, burada James Baldwin ve Gülriz Sururi’nin portrelerini yaptı. Her iki resim de son günlerine dek Gülriz Sururi ve Engin Cezzar’ın evlerinin baş köşesinde durdu”.

RESİMLER CHRISTIE’S’TE SATILDI

Sururi’nin evinde asılı olan ve daha önce çok az kişi tarafından görülen bu iki eser Gülriz Hanım’ın vasiyeti gereği, her zaman desteklediği ÇYDD’ye bağışlanmıştı.
İşte o tablolar, Londra’da, şöhretli müzayede evi Christie’s’te, İKSV’nin 50. Yıl Genç Sanatçı Fonu yararına yapılacak online ve fiziki müzayede de satışa çıktı ve Delaney’in James Baldwin portresi 1 milyon 26 bin sterlin, Gülriz Sururi portresi 189 bin sterline satıldı.
Her iki eserin satışından elde edilen gelir, kız çocuklarının eğitimine katkıda bulunmak amacıyla ÇYDD ’ye, çok ufak bir kısmı İKSV 50. Yıl Genç Sanatçı Fonu’na aktarılacak.

KAYNAKLAR

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

WhatsApp
Email
Twitter
LinkedIn
Telegram
Facebook

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış.

Bir yorum yazın

DİĞERLERİ

Arnavutköy

Tuncel Kurtiz’in Arnavutköy’deki ‘o’ evi

Sanatçı Tuncel Kurtiz’in 44 yıl arayla bir çatıda çektirdiği, İstanbul-Arnavutköy’deki büyük değişimi gösteren iki fotoğrafı belki siz de internette görmüşsünüzdür. Benim #tarih dergisinde en sevdiğim köşe idi ‘Dün & Bugün’; yıllar öncesinden genellikle ünlü birinin bir fotoğrafı bulunur, sonra o kişi orada anılarını anlatır ve fotoğraflanır.

Devamı »
Çemberlitaş

Barın Han

Prof. Emin Barın; mücellid, yani cilt yapan biri ve eşsiz bir hattat. Ve bence çok kıymetli bir grafik sanatçısı. Onun elinden çıkan küfi eserlere bakmaya doyamıyorum. Anıtkabir’de de onun yazısını görebilirsiniz, pek çok tahmin bile edemeyeceğiniz yer ve ayrıntıda da. BABADAN MÜCELLİD, BABADAN HATTAT 1913’te,

Devamı »
Datça

Datça Kocaev / Mehmet Ali Ağa Konağı

Fotoğrafları Halil Kendir’de gördüm ve vuruldum. O zaten Datça’daki bu özel yapıyı anlatmıştı ama burada da, bu arşivde de olsun istedim. Bana 70 küsur kadar fotoğraf gönderdi ve konuk yazarım Halil Kendir: “Yöre halkı tarafından ‘Kocaev’ olarak adlandırılan ‘Mehmet Ali Ağa Konağı’ (1791-1801) yalnız Datça’da

Devamı »
Nişantaşı

Mongeri Evi

Nedeni-nasılı uzun, dün gece mimar Giulio Mongeri ilgili bir şeyler okurken şahane bir kaynak buldum; Filolog Damla Çinici, Ankara Araştırmaları Dergisi için bir hakemli makale yazmış, “Başkent Ankara’nın İnşasında Etkin Bir Mimar: Giulio Mongeri ve Yaşam Öyküsü” Damla Hanım’ın çalışma özeni ve akıcı dilinden mi,

Devamı »
Beşiktaş

Hekim İsmail Paşa Konağı

Vedat Tek Evi’ne gelmeden bakacağımız ikinci bina Hekim İsmail Paşa Konağı. Mimar Vedat Tek’in annesi malum, besteci, şair ve yazar Leyla Saz (Kendisine hayran olduğum için metnin sonuna onunla ilgili birkaç yayın ve yazının linkini ekleyeceğim). Üzerine film yapılası bu şahsın babası hekim İsmail Paşa’nın

Devamı »
Tarlabaşı

Ferah Apartmanı

Beyoğlu sokaklarına biraz aşinaysanız yine önünden geçerken hiçbir bilgi alamayacağınız ama şimdi hap gibi okuyacağınız bir bina metni ile karşınızdayım… Şöyle ki, bu güzel bina -Art Nouveau dediğin güzel görünüyor Allah için- bir süredir bayağı bakımsız, evsizlerin geçici olarak konakladığı bir bina durumundaydı. Bende her

Devamı »
Akyaka

Nail Çakırhan Evi

Her sene, arkadaşlarımız Fem ile Sezer’i görmeye gittiğimiz (Muğla) Ula’da pek çok kez istedim ki oraya gitmişken Akyaka’da Nail Çakırhan Evi’ni de göreyim… Gidiyoruz gidiyoruz kapı duvar.  Geçen ay bu durumu Fem Güçlütürk’e anlatırken, “Akşam zaten sizi Eniz’lerin restoranı Agape Djova’ya götürüyoruz; Eniz’e bayılırsın, mimar.

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.