Ege Bey (Instagram’da @istany15) şahane fotoğraflar çekiyor.
Bana Aydın Söke’de yıllardır faaliyet göstermeyen Efes Sineması ve faaliyeti nispeten daha yakın zamanda biten Efes Oteli’nin fotoğraflarını göndermiş, mesajının içine bir paragraf bilgiyle bilgi edinebileceğim birkaç link de bırakmıştı.
Taaa ne zaman!
Bilgisayarımı düzenlerken önce fotoğrafları sonra yeniden metni buldum; Ege Bey’le de yazıştık.
Mimarlar Sevince Bayrak ile Oral Göktaş’ın şu anda 18. Venedik Bienali’nde sergilenmekten olan Hayalethikayeleri Mimarlığın çuval teorisi projesinden bahsetmiştim (bknz. Kastamonu Ballıdağ Sanatoryumu). Tam bir Hayalet Hikayesi; hikayesinin dinlenmesini, anlaşılmayı, belki dönüşmeyi, yeniden hayata karışmayı bekliyor… (Ki yazıyı okuyunuz, olacak da galiba.)
SÖKE’NİN AĞALARINDAN ÖMER BEY
Ege Tanır, fotoğrafları çekmeye gittiğinde sinemada 40 yıl boyunca makinistlik yapan beyfendinin oğlu ile tanışıp şu bilgileri edinmiş: “Sinemayı 1950’lerin sonunda Söke’nin ağalarından Ömer Faruk Özbaş yaptırıyor. O dönemde Söke pek çok varlıklı kişinin yaşadığı bir yer. Sinema 2009 yılına kadar aktifmiş. Kapandıktan sonra belediye satın alıp kültür merkezi yapmak istemiş ama 2015 yılında o proje durmuş. Otel bölümü ise 2019-2020 yılına kadar açıkmış. Binanın sağ tarafı sinema, sol tarafı otelmiş. Sinema makinesi Söke Kent Müzesi’nde…”
MİMARI ZİYA NEBİOĞLU
Binanın mimarı ise Ziya Nebioğlu (1915-1975). Şanslıyız ki, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde öğretim görevlileri Dr. Yasemin Sayar ile Doç. Dr. Didem Altun, döneminde İzmir mimarlık camiasının önemli aktörlerinden olan Nebioğlu hakkında bu adresten de okunabilecek şahane bir dosya hazırlamışlar.
Yıllardır gördüğüm bir yapı dizisinin mimarının da, o dosya sayesinde, Ziya Bey olduğunu öğrendim ki, yey!, onu da ayrıca anlatacağım.
OTEL 40 ODALI
Ege Mimarlık, Haziran 2019 sayısındaki Sayar ile Altun’un dosyasından alıntılarla Efes Sineması:
“1950’lerin sonu, 60’ların başında Ömer Faruk Özbaş tarafından inşa ettirilen Efes Sineması ve Oteli; kitle ölçeği, plastiği ve çok fonksiyonlu bir yapı olmasıyla Söke’deki en dikkat çekici modern mimarlık ürünlerinden biridir.
İstasyon Caddesi üzerinde meydana bakan köşe parselde yer alan 4 katlı yapının zemin katında, girişi köşeden alan, balkonu ve locaları ile 500 kişilik bir sinema salonu ve her iki cadde cephesi boyunca dışarıdan işleyen ticari birimler; diğer üç katında ise girişini İstasyon Caddesi’ne bakan yan cepheden alan ve birinci kattan başlayan 40 odalı bir otel bulunmaktadır.
BİRAZ MİMARİ İFADEYLE OKUNURSA…
“Betonarme taşıyıcı sistemle inşa edilen yapının düz çatısı, zemin ve batar katla üst katlar arasındaki fonksiyonel ayrımı ve kitle bitişini vurgulayan betonarme saçakları, dairesel köşe dönüşünü kuvvetlendiren yatay bant pencereleri ve buna kontrast düşey etki veren ritmik kolon dizisi, dışavurumcu dilini kuran elemanlardır.
CEPHESİYLE DE ÖZEL
“1930-40’lı yıllarda İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerdeki köşe yapılarında görülen, pencerelerin süregiden beyaz yatay silmeler arasına alınarak vurgulandığı ‘streamlined moderne’ cephe anlayışının kısmi olarak uygulandığı giriş aksı yapının en karakteristik bölgesini oluşturmaktadır. Yapı ilçenin rant değeri en yüksek bölgesinde yer almasına rağmen, pencere dolguları ve tabela yoğunluğu gibi küçük müdahaleler hariç özgün yapısını kaybetmeden, kültür ve konaklama işlevini devam ettirerek günümüze ulaşmıştır.”
BİNAYI BELEDİYE YENİLEYİP HİZMETE AÇACAKMIŞ
Uzun süredir işlevini sürdürmeyen bu tip yapılara google aracılığıyla pek çok “O oluyor, bu olacak, böyle de şahane proje geliyor” haberlerine rastlanıyor. (Bu tip haberlerde görkemli bina fotoğrafları üzerine takım elbiseli yetkilileri dekupe yapıp yerleştirmek de bir ekol sanırım.)
Efes Sineması’yla ilgili haberleri görüp biraz hızlı geçtim. Ancak bakınırken, Emre Gürbüzerol adında bir beyfendinin terk edilmiş binalarla ilgili videoları varmış, onlardan biri burada çekilmiş, ona denk geldim.
Onu sinemada, 2022 yılı ağustos ayında Söke Belediyesi’nde arkeolog olan Sezgin Bey gezdirerek belediyenin sinemayı yenileyip hizmete sokacağını anlatıyor ki, bu daha gerçek ve güvenilir geldi. Hem de yakın tarihli.
Sezgin Bey’den binanın yerinde eskiden Marsilya Otel adlı bir yapı olduğunu, o yanıp kül olunca sinema ve otelin yerine yapıldığını, binanın yıllardır kapalı olsa da çatasındaki bir nem sorunu dışında gayet sağlam kaldığını da öğrenmiş oldum.
- Yazının yayınlanmasının ardından yakın geleceğiyle ilgili yeni bilgiler edindim, -iyi- ama şimdilik saklı bilgiler, yazarım olaylar yaklaştığında…
- Fotoğraflar arasında sinemanın önünde çekirdek çitleyen (Söke’de de çiğdem mi acaba) bir arkadaş ekibi var; Eylem Akgün sağolsun iki önemli katkı yaptı, 1- ekiptekilerin isimleri 2- sinemadan önce arazide bulunan otelin görüntüsü; ismi Prine Otel diye geçse de tam emin olamadık insanların Marsilya adıyla anması gibi bir durum mevcutmuş sanırım. onu da ekliyorum (kaynak bu link https://m.facebook.com/groups/719799648148437/permalink/776922192436182/?ref=share&mibextid=DcJ9fc)
- Çekirdek-sinema ekibi şöyle -aynı ifadelerle bırakayım-: Öndeki çizgili kazaklı Arçelik servisi Azmi Demirtel, yanındaki Salih Kaptan radyocu Apo’nun kardeşi telefoncu Mesut Kaptan’ın abisi. Ayakta beyaz gömlekli Ahmet Akpullukçu Almanca öğretmeniydi şimdi sanayide Demir işleri yapıyor.
Henüz yorum yapılmamış.