Antalya Side’nin son yıllarda nasıl bir değişim geçirdiğinin farkında değilmişim.
2025 Mart’ındaki 1.5 günlük Side maceramın oldukça verimli geçtiğini söyleyebilirim.
Antik kenti dolaşıp deniz kenarında vakit geçirdikten sonra, “Azumare’deyiz” dediler. Deniz kıyısında, ağaçların içinde bir mekân…
Bir inşaat mühendisi olan Ahmet Bey’le sohbet ederken bu siteden bahsediyordum ki bana, “Burası da Jale İnan’ın evi, biliyor musunuz?” dedi.
“Neee, nasıl?” 🙂
Sevinçten delirdim tabii ki!
Sadece 1.5 dakika sonra, tam da durduğum yerde çekilmiş, Jale İnan’ın eşi Mustafa İnan’ın bir fotoğrafını bulmuştum bile.
TÜRKİYE’NİN İLK KADIN ARKEOLOĞU
Onları anmaya bahanemiz bol olsun… Malum, Prof. Dr. Jale İnan, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu.
Klasik Arkeoloji Kürsüsü’nün kuruluşunda Prof. Dr. Arif Müfid Mansel ile büyük emekleri geçmiş, aynı yıl başlayan Perge ve Side antik kentleri kazılarına onunla birlikte katılmış. Mansel’in ölümünden sonra ise kazı çalışmalarını başarılı bir ekip organizasyonuyla kendi başkanlığında yürütmüş.
Onu özellikle Antalya’daki Perge-Side kazıları, hocası Mansel ile birlikte Türkiye’deki tarihi eserleri korumak ve restore etmek için yürüttükleri projeler ve Side Müzesi’nin kurulması çalışmalarıyla tanıyoruz.
MUSTAFA İNAN DA AYRI DEĞERLİ
Kıymetli eşi Prof. Dr. Mustafa İnan da bir bilim insanı; fizikçi, akademisyen ve inşaat mühendisi.
Üstelik, Oğuz Atay’ın, Cahit Arf’ın önsözüyle yayımlanan Bir Bilim Adamının Romanı adlı eserinin gerçek kahramanı.
Bugün küçük bir sahil bistrosu olarak işletilen Azurmare Lounge, uzun yıllar Jale ve Mustafa İnan çifti ile oğulları Hüseyin’in eviymiş.
Ancak o dönemde, Jale İnan’ın çalışmaları nedeniyle bütün kazı ekibinin buluşma merkezi haline gelmiş. Bahçesindeki ağaçları da bizzat İnan ailesi dikmiş.
SİDE MÜZESİ’NİN GÜZELLİĞİ
Bu hesap ve sitede daha önce bahsi geçen Bebek’teki Devres Evi’nin de sahibi olan Ragıp ve Selma Devres çiftinin destekleriyle hayata geçirilen Side Müzesi, bugün -Artemis heykellerinin satıldığı ve Side’ye dair hiçbir şey içermeyen hediyelik eşya mağazası dışında- bahçesiyle, eserleriyle, eserlerin sunumu ve anlatımıyla gerçekten etkileyici.
Jale Hanım, üst parçası Türkiye’den kaçırılan ve Amerika’da olduğu tespit edilen Yorgun Herakles (Herakles Farnese) heykelinin izini sürmüş ve 1990 yılında her şeyi kanıtlamıştı.
Onun ve Özgen Acar’ın çabaları, 2011’de karşılık bulmuş ve eserin üst kısmı Türkiye’ye getirilmişti.
Bugün Antalya Müzesi’nde sergileniyor.
BİR ZAMANLAR ANTALYA! VAY CANINA
Side’den dönerken havalimanında yukardaki metin yazmışken, eve geldim ve Jale İnan fotoğraflarına bakmak için Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi Dijital Arşivi’nde saatler geçirdim.
Ne olur girip bakın. 4-5 yaşında babamın bizi götürdüğü Antalya’nın hayal olmadığını fotoğraflara bakarken anladım. Bir Side dosyası var, PDF’ini indirmişim 600-700 fotoğrafla ‘eski’ Side!
Side Müzesi’ne niye “Bir köyde, hem de sponsorlukla açılan ilk müze” diyorlar anladım. Side bomboş! Side bambaşka. Side çok güzel. Eserler deniz kenarında yerlerde, her yerde… Kumlar, doğa, köylüler, Jale İnan’ın kazının etrafında buluşturduğu kadınlar, doğallık, çocuklar. Ağlamak istiyorum sayın seyirciler! Bakmanız lazım. Çocukluğumda niye arkeolog olmak istiyordum hatırladım. Teşekkürler Jale İnan. Teşekkürler o arşivleri tutan, koruyan, sergileyen herkes. Bir tek Mustafa İnan fotoğrafı İTÜ Arşivi’nden.









































































































Henüz yorum yapılmamış.