Haziran 2018.
Gelibolu’da ilk kez vakit geçiriyorum belki de…. Bir grup arkadaş günbatımının güçlü güneşine karşı rengarenk deniz şemsiyeleriyle donatılmış, taka sesleriyle bütün olmuş İlhan Restoran’a doğru yürürken gördük bu evi. 6 kişiydik, kadın-erkek hepimiz vurulduk. Hatta orayı birlikte kiralama, dönem dönem birlikte ya da ayrı ayrı kullanma hayalleri kurduk.
‘O TRABZANLAR, O MUTFAK KAROLARI, VİTRAYLAR’
Mayıs 2020.
Burada ilk apartman paylaşımlarını yapmaya başladığım zamanlar… En sevdiği şairin adının verildiği sokakta oturabilmek için yıllarca o sokakta kiralık ev bakan arkadaşım Anı Aykut, bana “Gelibolu’da bir ev var Nilay” dedi. Ben anında bendeki fotoğraflardan gönderip “Bu mu?” diye sordum; tabii ki oydu. Çünkü o, Gelibolu’daki o ev. Görmemek mümkün değil, orada yaşamak kim istemez?
Hatta şöyle yazmış Anı:
“Ben gece önünden geçerken vurulmuş ertesi sabah yürüyerek bölgeyi keşfe çıkıp yapıyı bulmuştum. Bahçesi ve etrafında iki saatimi geçirmiş olabilirim. Nihat Durak’ın çektiği “Babam” filminin de platosu olduğunu öğrendim. Sırf içinde rahatça gezinebileyim diye filmi izledim.
Evin detayları muazzam, kartonpiyerler, trabzanlar, mutfak karoları. O vitray süslü pencere, hele o pütürlü duvar sıvası… Hepsi enfes…”
Köpürmesi! anlayamazsınız:)
VE AYÇA’NIN HAFİYELİĞİ BAŞLAR
Anı’ya “Hemen yaz” dedim, önce “Olur” dedi ama orada da değil, tarihinden emin olmadığı için yazmadı ama bana benimkinden kat be kat güzel fotoğraflar gönderdi.
Sonra bir gün baktık arkadaşım Levon oralarda, ona sordum, “Ben döndüm ama Ayça oralarda” dedi.
Ve ben Ayça’yı biraz tanıyorum. Bu bina dedektifliği işi artık kanına girdi biliyorum. Ayça Gelibolu merkeze indi, bakkalı-çakkalı-restoranı-komşusu, orada -kaynaklarını şimdilik vermiyoruz- insanlarla röportaj denilebilecek görüşmeler yaptı, hatta fotoğraflar çekti. Önce “Ben öğrenirim, senin dilin çok güzel sen yazarsın” dedi ama “şah-ha-ne” de yazdı…
‘GELİBOLU’NUN EN GÜZEL EVİ’
Bunu niye bu kadar uzun yazdım. İnsanlar bana adres gönderip, apartmanlarının fotoğrafını çekip “Bunun hikâyesini bize anlatsanıza yazıyor”. Yahu apartman gugılımıyım ben:)
Amaç bildiklerimizi birleştirmek. Ve şu: Arayınca bulunuyor. Şimdi lütfen gerisini iletiyi okuyun.
Ayça Budak’ın kaleminden:
“Gelibolu’nun en güzel evi”…
Kime sorsam böyle dedi. Yapıldığı ve içinde bir yaşam olduğunda da böyle denmiş; bugün, bu terk edilmiş haliyle, kırık camları ve bomboş odalarıyla da yine aynı şey söyleniyor. Ki bu benim için de böyle, gerçekten Gelibolu’nun en güzel evi.
GERÇEKTEN DE SARDALYA ÜRETİCİLERİ
2017’de vizyona giren, şu anda Netflix’ten de ulaşabileceğiniz tuzlu sardalya ve konserve üreticisi bir ailenin hikâyesini anlatan, yönetmenliğini Nihat Durak’ın yaptığı Çetin Tekindor’un başrolünü oynadığı “Babam” filminin de seti.
Filmdeki hikâye kurgu ama ev gerçekten sardalya üreticisi bir aileye ait. 20’nci yüzyılın başında Biga’nın Kemer köyünden Gelibolu’ya yerleşen aslen Çerkes olan Alaeddin Kemerli, Gelibolulu Rumlar’dan öğrendiği bu ustalığı 1928’de kurduğu fabrika ile devam ettiriyor.
‘KIZLI SARDALYA VAR YA…’
Kızlı Marka’yı bilirsiniz, işte o efsane markanın yaratıcısı Alaeddin Bey yaşı ilerleyince oğlu Üstün Bey ve onun çocukları işi sürdürüyorlar. Bu arada 103 yaşına kadar yaşayan Alaeddin Bey’in amca çocuğu Selahattin Kemerli 1950’de kendi üretimhanesini kuruyor. Ürettiklerini satmak üzere İstanbul’a giderken yolda geçirdiği trafik kazası sonucu 44 yaşında hayatını kaybediyor. Önce eşi, ardından da gönümüzde kızı Aygül Kemerli üretimin başına geçiyor.
OLAĞANÜSTÜ MANZARA…
Asıl konumuz olan evi ise 1950’li yıllarda yaptırıyor. Birçoğumuzun güneye giderken feribota binmek için uğradığı küçük ama güzel liman kasabası Gelibolu’nun, liman ve çarşısına sadece yüz metre uzaklıkta Tuğsavul Caddesi’nin deniz tarafında. Önündeki kocaman ağaçlarla gizlenmiş olsa da, hemen farklı mimarisiyle dikkatinizi çeker. Cadde yönünden baktığınızda iki katlı olan yapı, deniz kenarından baktığınızda kot farkından sebep üç katlı.
Çanakkale Boğazı’nı gören olağanüstü manzarası ve boğazın hiç bitmeyen rüzgârlarıyla gerçekten eşsiz. Evde şimdilerde kimse yaşamıyor. Maalesef ticari sebeplerle mahkemelik. Yine limanda yer alan ilk üretimhaneleri de aynı sebeplerle boş. Yani aslında boştan ziyade vitrindeki rengi solmuş konserveler, örümcek ağlarıyla sarılmış kavanozlarla hüzünlü, terk edilmiş bir havada.
Maalesef mimarını bilen kimseyle karşılaşmadım. Belki bu paylaşımı okuyanlardan bilen çıkar.”
5 Yorumlar
eser
Tarih: 18:17h, 09 EylülBende feribot öncesi yemek için vakit geçirdiğimiz sırada bu evi görüp aşık olmuş ; dakikalarca fotoğrafını çekmiş , iç detaylarını da çok merak etmiştim. Sayenizde bilgi sahibi oldum . Tşekkürler. Eser Göksu
Nilay Örnek
Tarih: 19:48h, 12 EylülNe mutlu…
Melek Nur Dudu Tetik
Tarih: 15:18h, 20 TemmuzAhh, bu ev “o ev”miş. Hikayesini okuduğum için çok mutlu oldum. Var olun! 🙂
Selda
Tarih: 11:50h, 07 MayısBiz de önünden geçerken vurulduk. Neyse ki içimizden biri Sevgili Nilay Örneğin burayı yazdığını daha önceden okumuş. Hemen açtık, önünde okuduk. Kaleminize yüreğinize sağlık. Teşekkürler Ayça &Nilay.
Selda&Sema&Oğuz ve Hicri’den selamlar.
7/05/2023
Nilay Örnek
Tarih: 14:37h, 12 Mayısne mutlu bana, teşekkürler