Deniz Palas / IKSV Binasi / Kirzade Apartmanı

Yapım yılı: 1920ler

Konuk yazarım var; herumutortakarar.com‘un ilk günlerinden beri manevi desteğini benden esirgemeyen, yazı için sürekli taciz ettiğim mimar ve yazar Ertuğ Uçar.

Roman ve öyküler de yazan birini bulmuşum. Üstelik ortağı olduğu Teğet Mimarlık, yazmasını istediğim binalardan birinde, Deniz Palas’ta… Her gördüğümde borçlu hissettirdim Ertuğ’u. Şah-ha-ne bir metin yazdı. Fatih Yılmaz, Muhsin Akgün, Muammer Yanmaz, Mahmut Ceylan, Oğuz Kızılelma, Poyraz Tütüncü gibi profesyoneller tarafından çekilen fotoğrafları Ayşe Bulutgil sağolsun, İKSV arşivinden aldık.

NE GÜZEL BİR İSİM…

Deniz Palas; ne güzel bir isim. Bir Sait Faik öyküsünden çıkmış gibi. Ne var ki kim, ne vakit koydu bu ismi ve inşa edildiğini tahmin ettiğimiz 1920’lerde adı Kirzade Apartmanı olarak geçen bu yapı, ne ara Deniz Palas oldu tam bilgi sahibi değiliz. Şunu söyleyebiliriz bir tek; Pera sırtlarından Haliç’i ve tarihi yarımadayı seyreden bu yedi katlı neoklasik köşe apartmanına Deniz Palas ismi çok yakışıyor.

İLK İSİM: KİRZADE APARTMANI

Bugün, İKSV Nejat Eczacıbaşı Binası olarak İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na ev sahipliği eden apartmanın tarihinden birkaç satırbaşı:
1932’de Pervititch haritalarında rastlıyoruz binaya. Kirzade Apartımanı.
Karadenizli girişimci bir aile Kirzadeler. Osmanlı’nın son dönemlerinde Giresun’da bir bakır madenini işletiyorlardı. Daha sonra gemicilikle uğraşmışlar. Mübadelede Rum mübadillerin Karadeniz kıyılarından Yunanistan’a naklini yapanlar arasında adları geçiyor.

ÇALIŞKAN KİRZADE ŞEVKİ BEY

Kirzade Şevki Bey, Rıza Kalkavan ile beraber İngiliz yapısı bir yük gemisini Rus bir tüccardan satın alarak işi geliştiriyor. Daha sonra bu gemiyi İstanbul ve Karadeniz limanları arasında posta vapuru olarak işletiyorlar. Şevki Bey, Cumhuriyet döneminde armatörlüğün yanı sıra, demiryolu ihalelerine katılıyor. Filyos-Irmak hattının bir kısmının yapımını üstleniyor. Otuzlu yıllarda ülkenin iktisat politikalarının belirlenmesinde rol oynayan Ali İktisat Meclisi’nin üyesi olmasının yanı sıra Kirzade Şevki Bey’in adı, İş Bankası’nın 46 kurucu üyesi arasında geçiyor ve bir dönem Ziraat Bankası yönetim kurulu üyeliği de yapıyor.

Hali vakti yerinde, girişimci ve sosyal ilişkileri kuvvetli bir aile belli ki.

GAYRİMÜSLİMLERDEN OLUŞAN KİTLE DEĞİŞİRKEN…

Yirmilerde bir Rum mimara aile isimlerini verdikleri bu apartmanı tasarlatıyorlar. Nedendir bilinmez, belki dara düştükleri için, belki de başka bir ticari girişime sermaye yapmak için apartmanı 1939’da Zırh ailesine satmışlar. O zamana dek gayrimüslimlerden oluşan apartman sakinlerinin profili yavaşça değişmiş. Başkent Ankara’ya taşınmış, beraberinde elçilikleri de götürmüş, kapitülasyonların geri alınmasıyla yabancı girişimciler avantajlarını kaybetmişlerdi. İstanbul genelinde, Beyoğlu’nda demografi hızla değişiyordu.

18 YIL DA ZIRH AİLESİ OTURMUŞ

Apartmanın yeni sahibi Zırh Ailesi ufak tefek tadilatlar yaptırdıkları apartmana 1950’de geçti. 1968’e dek de burada oturdular. 1970’lerden sonra apartmana tek tük ofisler, yazıhaneler kiracı olarak yerleşti. Mal sahiplerinin de binadan taşınmasıyla Deniz Palas, çok iyi bakılmayacağı, kendi haline bırakılacağı bir döneme girdi.

İKİNCİ DERECE TARİHİ ESER

1993’de Deniz Palas’ın 2. derece tarihi eser olarak tescil edilmesi, kaderini belirledi denebilir. Miras değerin tescil edilmesinin bazen dezavantajları oluyor. İstanbul’da birçok değerli eserin tescilden sonra onlara bakamayacak sahiplerinin elinde çürüyüp gittiğini biliyoruz. Bunun yanında, rölövesini alarak aynısını yapacağını iddia eden mal sahiplerinin, altına bir bodrum inşa edebilmek için İstanbul’da birçok değerli yapıyı kurulların onayıyla yıkıp yok ettiklerine de şahit olduk. Yerlerine yapılanlar hep gidenleri arattı. (Bknz. Halaskargazi Caddesi, Sadıklar Apartmanı, Mimar: Emin Necip Uzman)

ŞAKİR ECZACIBAŞI’NIN GİRİŞİMİYLE

Ne mutlu ki tescil, Deniz Palas’ta işe yaradı. Oldukça yıpranmış durumdaki apartmanın restorasyon maliyetlerinin altından kalkamayacağını anlayan Zırh Ailesi, 2000’lerin başında Deniz Palas’ı elden çıkarmaya karar verdi. Şakir Eczacıbaşı’nın girişimleriyle İKSV, destekçileriyle beraber 2004 Ekim’inde bu heybetli apartmanı satın aldı. Ona iyi bakacak, ona ikinci bir hayat hediye edecek bir kültür sanat kurumu Deniz Palas’ı sahiplendi.

BIENAL MEKANLARINDAN BİRİ OLDU

2005’te 9. İstanbul Bienali gerçekleşecekti. Küratörler Vasıf Kortun ve Charles Esche etkinlikleri şehre yaymak, yürüyüş rotaları oluşturmak düşüncesindeydiler. Deniz Palas, yenileme çalışmaları başlamadan önceki yılda bienal mekânlarından biri olarak seçildi. Sanatçı Michael Blum’un meşhur kurgu karakteri Safiye Behar’ın da evi oldu.

MİMAR RESTORASYONLA ORTAYA ÇIKTI

2006’da restorasyon başladı. Doğan Tekeli’nin danışmanlığında, Saruhan Mimarlık tarafından yürütülen yenileme çalışmaları üç yılı aşkın bir sürede tamamlandı. Yapı güçlendirildi. Yük ve insan asansörleri eklendi; mekanik elektrik altyapılar kuruldu. Yığma binanın plan kurgusu, mermer merdiveni, tırabzanlar, kapılar korundu. Odalardaki sıva kaldırılınca orijinal kalem işlerine ulaşıldı. Apartman giriş kapısının hemen yanında, raspalanan cephe taşına işlenmiş mimarın ismi o zaman ortaya çıktı. Georges Coulouthros. Dönemin egemen kültürünün Fransızca olması dolayısıyla böyle yazılan adın Rumca okunuşuna göre Latin harfleriyle yazılışı Yorgo Kulutros olmalı. (Kulutros’un İstanbul’da 1868’den 1930’a kadar hemen her yıl Fransızca olarak yayımlanmış olan Annuaire Oriental adlı ticaret yıllıklarında 1896-1922 arasında yer alması, o yıllarda İstanbul’da etkinlik gösterdiğinin kesin belgesi. Kulutros’un Beyoğlu’nda iki binası daha biliniyor. Biri İstiklal Caddesi Kallavi Sokak’ın köşesindeki Simpatian (Sempatiyan) Apartmanı, öteki de Yüksekkaldırım’daki Galip Dede Caddesi’nde Şahkulu Sokağı köşesindeki Leonidas (bugün Alvanopulos) Apartmanı. İkisinin de cephesinde Kulutros’un adı yazılı.)

2009’DA DA İKSV TAŞINDI

2009 Aralık ayında İKSV, restore edilen merkezine taşındı. Deniz Palas, zemin katta vakfın tasarım mağazası, kafe, terasta restoran ve girişte vakfın performans mekânı olan CM Mimarlık tasarımı Salon İKSV ile İstiklal Caddesi’ndeki kültür sanat hayatını Şişhane doğrultusunda dengeledi.

MEKANA ÖZEL ESERLER ÜRETİLDİ

2010’da vakfın görevlendirmesiyle küratör Fulya Erdemci ve yardımcı küratör Arzu Yayıntaş binada kavramsal çerçevesini kurumun felsefe ve etkinlikleri üzerine kurmuş sanatsal bir proje üzerinde çalışmaya başladı; Türkiye’den yirmi bir sanatçı ve sanatçı grubu davet edildi. Bu proje için çağdaş sanatın önemli isimleri, resim, desen, heykel, fotoğraf, yerleştirme gibi farklı araçlarla oluşturulmuş çoğunluğu mekâna özel çalışmalarını on yıllığına İKSV’ye ödünç verdiler. Mekâna özel olarak üretilen eserler, bugün hâlâ binanın fuaye, merdiven boşluğu ve asansör boşluğu gibi ortak dolaşım alanları ile açık ofisleri ve toplantı odasında yer alıyor. (Binada halen eserleri bulunan sanatçılar Ayşe Erkmen, Sarkis, İnci Eviner, Selim Birsel, Aydan Murtezaoğlu, Canan Tolon, Canan Dağdelen, Gülsün Karamustafa, Cengiz Tekin, Hale Tenger.)

DÖNÜŞEN BİR YAPI

2013 yılında, İKSV, Deniz Palas’ı satarak vakfın daha mütevazı koşullarda başka bir binada faaliyetlerine devam etmesi kararını aldı. Ancak vakfın tüm borçlarının Eczacıbaşı Holding tarafından üstlenilmesi üzerine Deniz Palas’ın satışından vazgeçildi. İKSV, çalışmalarını Nejat Eczacıbaşı Binası ismini alan bu yapıda sürdürmeye devam etti. O günden bugüne değişen şartlara ayak uydurarak, kendini dönüştürdü, yeniledi, Şişhane meydanının köşesini işaretleyen ağırlığıyla İstanbul’un önemli kültür sanat istasyonlarından biri olmaya devam etti. Salon İKSV etkinliğini korudu,  terastan farklı restoranlar, zemin kattan farklı kafeler geldi geçti. Alt kattaki mağaza, bugün yeni öğrenme ve etkileşim mekânı İKSV Alt Kat’a dönüştü.

‘HER YANIMIZ FESTİVAL-BIENAL’

Ne mutlu ki ben bu güzel binayı her gün tecrübe etme şansına sahibim. Teğet Mimarlık olarak Nejat Eczacıbaşı Binası’nın üçüncü katında çalışıyoruz. Kolektif House’un ikinci kattaki paylaşımlı çalışma alanıyla beraber binanın ofis kiracılarıyız. Her yanımız festival, bienal. Türkiye’nin önemli çağdaş sanatçılarının binaya incelikle yerleştirilmiş eserleriyle çevriliyiz. Ofis kapılarımız hep açık. Bazen merdivende Yarının Kadın Yıldızları seçmeleri için heyecan içinde son provasını yapan gençlere rastlıyoruz, kimi zaman bir toplantımıza progressive bir müzik grubunun Salon’daki ses provaları karışıyor.

RENKLİ HAYATININ GÖSTERGESİ…

Kirzade Apartmanı, Deniz Palas, Nejat Eczacıbaşı Binası. Değişen isimleri, bu apartmanın renkli hayatının göstergesi. Şanslı bir bina. İçinde kültür sanatın, üretken gençliğin binayı da gençleştiren enerjisi var.

Ona gözü gibi bakan İKSV var. Ömrü uzun olsun.

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

WhatsApp
Email
Twitter
LinkedIn
Telegram
Facebook

YORUMLAR

1 Yorum

Bir yorum yazın

DİĞERLERİ

Cihangir

Sadık Paşa Konağı

Annemin -Jülide Örnek- 18-19 yaşlarında Cihangir’de gittiği dershaneyi çok sevdiğini hatırlarım. ‘Dershane’ denince benim aklıma daha çok üniversite sınavına hazırlayan bir yapı geliyor ama annemin anlattığı bambaşka bir şeydi. Seramik, tiyatro, müzik, resim, yabancı dil gibi pek çok dersin olduğu bir yer. Amerikan Kültür ve

Devamı »
Gümüşsuyu

Gümüş Apartmanı

GÜMÜŞ APARTMANI BAHANE, TÜLİN ZANBAKOĞLU ŞAHANE! Bir hazine buldum; Arkitekt Dergisi Ayaspaşa sayısı! Ve orada Tülin Zanbakoğlu adında bir ‘ilginç’ kadının farkına vardım.  1993 yılına ait dergide “Gümüşsuyu’nda Bir Kitap Butiği”nden bahsediliyor; isim yok (t. zanbakoğlu – traditional design & book store imiş).  “İnönü Caddesi, no 63” deniliyor. Artık

Devamı »
Nişantaşı

Antik Konak

Geçen Süleyman Nazif Sokak’tan bahsettim; Aydın Apartmanı ve Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi vesilesiyle… Pek çok kişi “Görmeye gideceğim” yazınca, onlara, sitedeki haritadan bakıp aynı sokak ve çevredeki başka binaları da görmelerini önerdim. Arada Antik Konak hakkında da iki satır yazayım dedim. Neden “İki satır”

Devamı »
İstiklal Caddesi

Köçeyan Konağı (Atlas Sineması / İstanbul Sinema Müzesi)

Ayşegül Kumova, neredeyse iki ay önce bana bir mesaj atıp şöyle yazmış idi: “Atlas 1948 yani eski bilinen adıyla Atlas Sineması çok değerli bir yapı kuşkusuz. 200 yıllık bir bina ve şimdi İstanbul Sinema Müzesi. Müze, henüz 1 yaşında ama kısa süre içinde dünyada ilk üçe girmiş bile.

Devamı »
Kabataş

M. Birkan Apartmanı

Yine bir gün kitapçı okuması yapıyordum; Müge ve Ali Cengizkan’ın ‘Haluk Baysal-Melih Birsel Rasyonalizmi’ kitabına bakarken şaşırdım. ‘Kabataş-Yarasa Sokak’ diyor, bir minik fotoğraf var, bina tanıdık. Bence orası Ayaspaşa’dır. Sarayarkası Sokak’tan Çiftevav’a dönerken tam köşedeki, merdivenlerin başındaki sarı bina… Baysal-Birsel ortaklığıyla yapılmış bir bina olduğuna

Devamı »
Kurtuluş

Adil Çocuk Evi

Meğer ne çok insan görüp merak ediyormuş. Hatta ne çok insan bu ev üzerinden hayaller kuruyormuş. Efsanevi bilgiler de çok, “Sahibi şöyleymiş, böyleymiş…” En çok gelen yanıt ise: “Bir zamanlar ana okulu-kreşti”. 30 yıl ve öncesi öyleymiş: Adil Çocuk Evi. Ama ne efsane bir yuva.

Devamı »
Nişantaşı

Güzel Apartmanı

Özellikle Valikonağı’na bakan cephesine “Eskiden ne güzelmiş” diyerek baktığım bir apartman, yıllardır boş, Nişantaşı Anadolu Lisesi’nin yanında-karşısında. Fotoğraflarımı çektim ve -iyi ki- ziline baktım. Tanıdık bir isim; çok beğendiğim moda tasarımcısı Hatice Gökçe.  Ona yazdım, “Bana yazar mısınız o apartmanı?” dedim ve şahane bir metin

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.