Yıl 2012, lezzet peşinde geçen bir turla ilgili yazımda ‘Paçacı Necip Usta-Hayat Lokantası’na dair şunları yazmışım:
“Erzurum’da öğrendiği reçeteyi, 40 yıldır İstanbul’da uyguluyor Paçacı Necip Usta. İstanbul’un en eski paça ustalarından biri. Bir tür esnaf lokantası burası. Hayat Lokantası’nda ben, paça yerine papaz yahnisi yedim ki… Aman Allah’ım! O et, o soğanlar, o kıvam; muhteşem! Ekmeği suyuna bana bana… Bu arada giderseniz başınızı kaldırın lokantanın bulunduğu binayı, Mimar Muhittin Fehmi’nin eserini hayranlıkla izleyin derim…”
Dün yine Mimar Muhittin Fehmi’nin Kuleli Apartmanı’na hayranlıkla baktım.
Kapı desenlerinde misal, bir takım şifreler olabilir mi? Bilemedim. Kim yaptırmış, hikâyesi ne, şimdi niye bu halde? Bulamadım.
Bir tek 1930’da yapılan binanın gerçekten ‘kuleli’ olduğunu biliyorum; o kule bugüne gelemese de, eski fotoğrafını internette buldum (hatta karşısındaki ‘Sarı Konak’ da duruyor, fotoğraflarda o da var).
O kule ne oldu da yıkıldı, baştan niye öyle yapıldı?
Bir Uğur Tanyeli kitabında sanki hakkında bir şeyler vardı ama onu da bulamadım.
Cep telefonum, yeni bir ayrıntı bulamadığımda paylaşmadığım, bina fotoğrafları ve ekran görüntüleri çöplüne dönmüşken birini paylaşayım istedim.
Bir de, Fatih’teki binalara bakarken “Eskiden ne güzel binaymış” diye bir seri yapsam mı diye de düşünmedim değil!
BİNA RESTORASYONA GİRMİŞ
Veee Mayıs 2022’den yeni haber…
Binayı ilk 2021 Aralık ayında paylaşmıştım.
Binayı paylaştığımda yorumla bilgi katan da oldu, binanın bakımsızlığını eleştiren de…
Arada Paçacı Necip Usta’ya da yüklenenler vardı.
Lokantadan yazılan yorumlarda ise onların, binanın -en azından- kendi oldukları bölümüne bakmamak, önemsememekten çok, o güzellik ve bütünlüğü nasıl sağlayacaklarını bilmedikleri izlenimine kapılmıştım. Yoksa binayı, dükkanlarını çok sevdikleri ve bakmak için uğraştıkları -yine en azından yorumlardan- hissedilendi…
‘ELİMİZDEN GELENİ YAPTIK’
Paçacı Necip Usta’dan bana bir mesaj geldi, “Nilay Hanım biz tadilat yaptık. Daha çok eksiği var ama zamanla daha da iyi olacak. Bir onarım tadilatı, bina içerisi restorasyona girdiği için biz müdahale edemiyoruz, bina sakinlerinin görevi ve çok uzun sürüyor. Biz elimizden geleni yapmaya çalıştık” diyordu.
Lokantanın duvarları binaya uyumlu olmuş, esas rahatsız edici kapı yanındaki dev berber vs. tabelaları gitmişti…
“Ne kadar iyi olmuş”u değerlendirecek uzmanı değilim ama eskisinden çooook daha iyi göründüğünde hemfikir olabiliriz sanırım.
* İki eski fotoğrafı var binanın, onları wowturkey hesabından aldım, Başdoğan soyadlı biri yüklemişti, gerisini ben fotoğrafladım.
2 Yorumlar
Emre Yalcin
Tarih: 01:55h, 24 ŞubatBurada Kuleli Apartman’ı görünce zamanda küçük bir yolculuk yaptım. Gençlik yıllarımda yakın bir arkadaşım ailesiyle birlikte girişin üzerindeki dairede otururdu. Evlerinde çok zaman geçirmişliğim vardır. Fatih yangınından sonra ilk yapılan binalardan biri olduğu açık. İç mekânlar yangın öncesindeki ferahfeza anlayışa uygundur, ama tahmin ediyorum yapıldıktan sonra semtin yerlileri yine de küçücük bulmuştur. Kulenin gövdesini oluşturan silindirik cumbalar dışarıdan çok güzel görünür, ama aslında iç mekânla bütünleşmesinde ciddi bir sorun vardır, salonun bir parçası olmaktan çok ona iğretiden eklenmiş ayrı bir oda gibi durur. Yekpare mermerden oyulmuş devasa alaturka tuvaleti de herhalde türünün son ve güzel örneklerindendi. Girişin üzerindeki balkonlu olda daireden ayrı girişi olan bağımsız bir mekandı. İngilizcede in-law (kayın) dairesi diye geçer böyle mekânlar, hakikaten de mülk sahibinin bekar bir akrabası için bu şekilde yapıldığını söylemişlerdi. Arkadaşım lisenin sonlarındayken ona bu odaya geçme hakkı tanımışlardı, çok imrenmiştim…
Nilay Örnek
Tarih: 19:33h, 24 ŞubatYa emre Bey ne güzel bir iç bilgi de içeren yorum bu. Teşekkürler. in-law (kayın) dairesi harika imiş!