Celal Muhtar Apartmanı

Bugün bir konuk yazarım var. Bu hesabın ilk günlerinde sıkça katkıda bulunan mimar Serkan Yetgin‘in dönüşü Celal Muhtar Apartmanı ile oldu. Prof. Dr. Celal Muhtar Özden’i de sayesinde tanımış oldum. Buyrunuz:

“Yeldeğirmeni, İstanbul’da ilk apartmanlarının yapıldığı yerlerdendir. Çoğunlukla Musevilere ait olan apartmanlar arasında az sayıda diğer milletlere ait olanlara da rastlanır. Mütareke ve Cumhuriyetin ilk yıllarının tanınmış simalarından Doktor Celâl Muhtar’ın apartmanı o yıllarda semtin tek Türk apartmanı olur. Kehribarcı, Menase, Valpreda ve Demirciyan, semtin Musevi ve Ermenilere ait diğer önemli apartmanlardır.”

Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisinde M. Rıfat Akbulut, Yeldeğirmeni ile İstanbul apartmanları ilişkisini tanımlarken bu sözleri kullanıyor. 

Tamer Kütükçü de aynı apartman isimlerini geçirdiği “Bir Kenar Mahalle Kozmopoliti : Yeldeğirmeni” başlıklı kitap bölümünde, bu isimlerin bir arada, semtin kozmopolitliğini okumada birer anahtar olduklarından bahsediyor. 19. yüzyıl sonlarında, yakın tarihlerde inşa edilmiş kilise (1895), sinagog (1899) ve camiden (1902) de bu bir aradalığı fark etmek mümkün. 

AİLECEK DOKTORLAR

“Bir meteliğin kıymetini bilmeyen Türk (Osmanlı) değildir” sözü Yeldeğirmeni’ne apartman yaptıran ilk Türk olarak anılan Celal Muhtar Özden’e ait. 

Tutumluluğu (kimilerine göre de cimriliği) ile halk arasında birçok fıkraya konu olmuş olsa da elbette sadece bununla tanınmıyor. Kendisi 1865 İstanbul doğumlu, Galatasaray Lisesi mezunu, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve ardından Fransa’da eğitim almış bir dermatolog. Osmanlı Tıp Cemiyeti’nin kurucusu olan babaları gibi alanlarında uzman doktor olan üç kardeşin (Akil Muhtar, Atatürk’ün doktoru; Kemal Muhtar bakteriyolog) en büyüğü. 

1892 yılında kendisi keşfettiği için yerli kaynaklarda Celal Muhtar hastalığı olarak geçen “tinea pedis et manum” (anladığım kadarıyla bir tür ayak/tırmak mantarı), Behçet Hastalığı kadar bilinmese de tıp dünyasında önemli bir yere sahip. 

ÖLENE KADAR BU APARTMANDA YAŞAMIŞ

Celal Muhtar Özden, 1947 yılında ölene kadar yaşamını Yeldeğirmeni’nde yaptırdığı apartmanda yaşamış. Görme problemi nedeniyle birçok defa Fransa’ya tedavi görmek için gitse de, son yıllarında gözlerinin neredeyse görmediğini, ancak yardımcısı ile birlikte dışarı çıkabildiğini Adnan Giz’in Bir Zamanlar Kadıköy ve Arif Atılgan’ın Yeldeğirmeni kitaplarından öğreniyoruz. 

DARÜŞŞAFAKA’YA BAĞIŞLAMIŞ

Bazı kaynaklarda Celal Muhtar Akaretleri olarak da geçen apartmanın yapılış tarihi kesin olarak verilemese de 1900’lerin ilk yılları (1905 sonrası) olduğu bilinmekte. 

Celal Muhtar Bey, Hilal-i Ahmer (Kızılay) müfettişi iken, Balkan Savaşı nedeniyle İstanbul’da bulunan göçmen Osmanlı askerleri ve memurlarının bir süre bu apartmanda konaklatılıp tedavi edildiği edinilen bilgiler arasında. 

Apartmanın 1933 yılında Celal Muhtar Bey tarafından Darüşşafaka’ya bağışlandığını ise gazete haberlerinden öğreniyoruz. 

HER KATTA 3 DAİRE

Teknik özelliklere gelirsek… Apartmanda 1 bodrum kat, 1 zemin kat, 5 normal kat bulunmakta iken, sonradan 1 kat daha eklendiği görülebiliyor. Bir katta üç daire bulunuyor. Zemin kat ve son kat pencereleri kemerli bitişe sahip iken diğer katlar düz köşeli. Pencere üstlerinde geometrik ve bitki desenli kabartmalar var. Fotoğraflardan görüldüğü kadarıyla tuğla yığma duvarlar ve volta döşemelerden oluşan bir taşıyıcı sisteme sahip.  

PEK ÇOK ASKER SAYESİNDE TEDAVİ OLMUŞ

Serkan Bey’in yazısının ardından Celal Bey hakkında biraz okuma yaptım, Oktayaras.com’dan şu özgeçmişi aktarayım:

Dr. Celal Muhtar Özden 1865 yılında İstanbul’da doğdu. 1881 yılında Galatasaray Sultanisi’ni, 1887’de Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye’yi bitirdi. 1889’a kadar İstanbul Kuduz Hastanesinde görev aldı. 1889-1892 yılları arasında Paris’te St. Louis Hastanesinde cildiye ihtisası yaptı. Yurda döndükten sonra 1982-1924 arasında Mekteb-i Tıbbiye’de cildiye hocalığı yaptı. 1911’de Hilal-i Ahmer’in ilk Genel Merkez üyeliğini yürüttü. 1913-1925 arası Hilal-i Ahmer’in Genel Müfettişi oldu. 1918’de İaşe Nazırlığı’na getirildi. Balkan Harbi sırasındaki büyük göç dalgasının ihtiyaçlarının karşılanmasında ve Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu’ya gönderilen yardımların düzenlenmesinde en önemli görevi Celal Muhtar üstlendi. Celal Muhtar 1892 yılında Fransa’da yayınladığı bir makalede, el ve ayak mantarlarının tedavisi için bir buluşunu açıkladı ve bu buluşu ile dünya tıp literatüründe yerini aldı. Bu buluş sayesinde 1. Dünya Harbinde Alman ve Fransız askerleri arasında çok yaygın olan bu mantar enfeksiyonu tedavi edilebildi. Dr. Celal Muhtar Özden 1947 yılında İstanbul’da öldü.

  • Not: Bu arada Yeldeğirmeni’nde bir de “Celal Muhtar Sokak” var, onun da isminin nereden geldiğini öğrenmiş oldum.

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

WhatsApp
Email
Twitter
LinkedIn
Telegram
Facebook

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış.

Bir yorum yazın

DİĞERLERİ

Osmanbey

Gün Apartmanı

Bu yazının öncesinde Trak Apartmanı‘nı okumanız önerilir. Ama yine de özetle; tiyatro ve sinema sanatçısı, simultane tercüman Serra Yılmaz’ın bana Trak Ailesi demesiyle başladı her şey. Ben ailenin ismini taşıyan bir apartmanla bağını kurmaya çalışırken onların karşı köşedeki Gün Apartmanı’nı yaptırdıkları ortaya çıktı. PUF BÖREĞİ,

Devamı »
Gümüşsuyu

Ekselsiyor Apartmanı

İstanbul Gümüşsuyu’nun, Ayaspaşa’nın en ünlü binalarından biridir Ekselsiyor. Hatta bir diğer ünlü güzel bina Çam Palas alınmasın, Hacı İzzet Paşa Sokak’ta neredeyse bütün binalar ona yakınlığıyla tarif ediliyor bile olabilir; Ekselsiyor’un üç yani, Ekselsiyor’un sağı, Ekselsiyor’un solu gibi gibi… Ekselsiyor’un mimarı Perikles Fotiadis. Fotiadis, Heybeliada

Devamı »
Yeşilyurt

Muammer Karaca Evi

Yakın zamanda, Gülten Dayıoğlu’nun ‘Yüzler ve Sözler’ adlı kitabını okuyordum (YKY); Gülten Hanım, başarılı ve sevilen bir avukat olan eşinin vasıtasıyla Muammer Karaca’nın Yeşilyurt’taki evine yemeğe gittiklerini ve filmlerde kullanılan bu evden çok etkilendiğini yazıyordu. Merak ettim, “Bakarım” diyordum ki, Kadıköy İş Bankası eski binası

Devamı »
Kurtuluş

Adil Çocuk Evi

Meğer ne çok insan görüp merak ediyormuş. Hatta ne çok insan bu ev üzerinden hayaller kuruyormuş. Efsanevi bilgiler de çok, “Sahibi şöyleymiş, böyleymiş…” En çok gelen yanıt ise: “Bir zamanlar ana okulu-kreşti”. 30 yıl ve öncesi öyleymiş: Adil Çocuk Evi. Ama ne efsane bir yuva.

Devamı »
Şişhane

Merkez Apartmanı (Daru Sultan Hotels Galata)

Bazı semtlerin kaderi bazı binalarla yazılıyor, isimleri o binalarla özdeşleşiyor. Beyoğlu, Şişhane için de bu bina Frej Apartmanı, Sarkusyan binası. Bina fiziksel güzelliği, görkemiyle etkili olduğu kadar hikâyesiyle de dikkat çekici. Benim için hazine gibi bir buluntu olan Çelik Gülersoy metni ve Afife Batur yazını ile

Devamı »
İstiklal Caddesi

Kanzuk Eczanesi (Güney Palas)

Eski gazete taramayı sevenler ya da bugün hâlâ varmış, ürünlerini kullananlar “Kanzuk” markasına aşina olmalılar; Kanzuk glüten, Kanzuk pastil, Kanzuk öksürük şurubu… Çizimli, kocaman ilanlar ve Beyoğlu’nda bir adres; İstiklal Caddesi No: 253 Geçenlerde bir fotoğraf gördüm, Beyoğlu’ndaki Kanzuk Eczanesi’nin 1800’lerde çekilen cephesiydi. Gün içinde

Devamı »
Çeşmealtı

Nebioğlu Tatil Köyü (Nebioğlu Turistik Tesisleri)

Ya nereden nereye! Bu metinleri yazarken yaptığım yolculukları kime nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Bir yapı hakkında yıllar sonra orada yaşamış olan, tarihini bilen, hatta mimarların ailelerinden öğrenilebileceklerin ne kadar ufuk açıcı olduğuna her gün şahit oluyorum. “Bir kahvenin 40 yıllık hatrı olduğuna şahit olabilirsiniz” mesala bu

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.