Ayaspaşa Mezarlığı

İstanbul Gümüşsuyu’ndaki Hayırlı Apartmanı‘nı bilen bilir; bilmeyen içinse Fahrünnisa -Fahrelnissa- Zeid’den Mesut Yılmaz’a pek çok ‘tanıdık’ ismin yaşadığı bir bina diyeyim… Girişindeki çiniler bile şöhretli olmasına yetebilecek, yaşı 100’e yaklaşan binalardan.

Ama onu anlatabilmek için benim daha önce en çok da Ayaspaşa Palas‘ı yazarken uzun uzun yazma ihtiyacı hissettiğim Ayaspaşa Mezarlığı’ndan bahsetmem gerekiyor ki, Hayırlı Apartmanı hakkında ‘yeni bir şey’ de söyleyebileyim.

AYAS PAŞA KİMDİ?

Mezarlık konusunu, ‘toplaya toplaya’ gelerek özetleyeyim; ilk önce bilmeyenler için Ayaspaşa bir semt adı; Gümüşsuyu’ndaki belli bir bölgeyi ifade eder ve bölgenin eskileri hâlâ kullanır.

Ayazpaşa da denir ama Ayaspaşa semti ismini, Ayas Mehmet Paşa’dan alır. Kendisi, Kanuni Sultan Süleyman’ın -Pargalı İbrahim Paşa’nın ardından görev yapan- sadrazamı. Bu Osmanlı devlet adamının çapkınlığına, “41 beşik sallattığına” dair rivayetler var.

İlhan Berk’in tanımı -Pera, YKY, sf 15- ise kısa ve net: “Kanuni’nin sevgili Veziri. Tıknaz, esmer. Kanguru yürüyüşlü. Viyana kuşatmasında imzası vardı. Sessiz yaşadı ve bir dilbilgisi kitabı gibi karıştırdı durdu kendini. Vebadan öldü.”

Mezarlık alanı da vaktiyle -1526 yılında kurulmuş- Ayas Paşa Vakfı’na dahil ve Ayas Paşa Konağı da bu civarda.

ORALAR MEZARLIKTI YAVRUM…

Batılı seyyahlar ve levantenler tarafından ‘büyük mezarlık’ (Grand Champ des Morts), -bol selvi ağacı barındırmasıyla- ‘karanlık mezarlık’ gibi isimlerle de anılan bu alanın değişimi ilk, döneminde ‘Kuşlu Saray’ olarak anılan Alman Konsolosluğu’nun buraya inşaasıyla başlıyor. Konsolosluğun bahçesinde hâlâ o dönemden kala mezarlar varmış; ben görmedim. Hatta zamanında Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’nin yapılırken dış bahçe duvarlarında mezar taşlarından da kullanılmış, kaynak fotoğraf görsem de o duvarları ben bulamadım.

Tabii 1920’ler 30’lar İstanbul, hele de Taksim ve çevresi hızla değişiyor. Mezarlık alanları, hem yeni yer, bina, alan ihtiyacıyla hem salgın hastalıklardan korkuyla yavaş yavaş şehir merkezlerinden uzaklaştırılıyor. Reşat Ekrem Koçu gibi yazarlar bazı mezarlıkların değişiminde “şehitlere-ölülere saygısızlık” tartışmalarından söz ediyor.

Yıllar yıllar sonra, bugün de aktif bazı tarih yazarları, “Mezarlık üzerine inşa edildi ama talihsizlikler oralardan eksik olmadı” minvalinde yazılar yazmışlar ama böyle bakarsak, ooo, Harbiye’deki Divan Otel’in yeri eskiden Gürcü mezarı, koca Gümüşsuyu’nun büyük kısmı, Tepebaşı hep mezarlık. Neyse…

SALAHATTİN MOLLA VE SECERESİ

Gazete kupürlerine bakılırsa “ruhlar”dan çok sorun “para” ve -belki de- bir “aldatma” vakası.

Olay da hiç küçük değil.

O kadar ayrıntı var ki, ameliyatımın ardından nekahat sürecimi küpür okuyarak geçirdim desem yalan olmaz…

Özetle; Salâhattin Molla isminde bir beyfendi var; babası tarafından Kevakibi zade; bu sıfatla Kevakibi ailesi vakıflarına bakıyor. Büyükbabası Memek zade imiş, o vakıflarda da eli var. Ve -bir takım belgelerle- annesi tarafından da Ayas Pasa ahvadından olduğunu belirtiyor, bu vakıfta da yetkili oluyor. 1926 yılında çıkan “evkaf bütçe kanunu” ile bu bölgenin arşını 7 liraya alıp aynı kanundaki “metruk mezarlıklar satılır” kaydını kullanarak mezarlıkların arşını 30-40-50-60 lira gibi fiyatlara satıyor. Alımda da bazı evkaf mütevellileri yani vakıf temsilcileri ön alıyor.

Bu arada mezarlık hicri 1271 senesinde, yani 1854 yılında “metruk” ilan edilmiş.

BELEDİYE ‘O MEZARLIKLAR BENİM’ DESE DE

O satıyor; alanlar binaları yapmaya başlıyor. İlk yapılan binalar daha önce de yazdığım gibi Ayaspaşa Palas ile Ankara Palas apartmanları.

Reşat Ekrem Koçu’nun “şeddâdî apartmanlar” dediği binalar… Çok büyük ve sağlam yapılar manasında.

Ancak çıkan belediye kanunu ile bütün şehir mezarlıkları belediyeye ait. Apar topar yapılan bu satış işlemi, belediyenin maddi hakkını iddia etmesi ile açılan davalar günlerce ve günlerce gazetelerin konusu oluyor. Salâhattin Molla’nın soyu sopu da inceleniyor, Ayas Paşa’nın sülalesinden gelmediği halde sahte belgelerle vakıfların başına geçtiği yazılıyor.

PEKİ HAYIRLI APARTMANI İLE İLGİSİ NE?

Peki Hayırlı Apartmanı ile başlayıp günümüz kaosunu andıran bu geçmiş ayrıntılara niye daldım?

Çünkü ne zaman Hayırlı Apartmanı ile ilgili bir metni açsanız “1931 yılında Mühendis Salih Bey” tarafından yapıldığı yazılır. Kim ise o…

Salih Bey’in mühendis olduğundan emin miyiz?

Salih Bey’in binayı yaptırdığı kesin. Hatta o dönem en üst katta yer alan, o efsanevi daireyi kendisi için yaptırmış. Dairenin içinde salondan ve antreden girişi bulunan, çinilerle kaplı bir ibadethane bile var. Ancak dönemin gazetelerinde “Evkaf mütevellilerinden Salih Ismail Beye ait 8 katlı, 70 odalı bina” ifadesi geçiyor. Bir sene sonra, 17 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi ise “Mezarlığın bir kısmını ele geçiren mütevellilerden Kaymakam Salih Bey buraya bir apartman yaptırmış, sonra 120 bin liraya satmış ve Mısır’a savuşmuştur” diyor.

Binaya bir mühendis eli değdiği belli, döneminin en özenli ve incelikli yapılarından.

Ancak adaş değillerse yaptıran kişi mühendis değil, mezarlık kavgasının ortasındaki alıcı vakıf temsilcilerinden biri olan Salih Bey.

Bu benim hissim, benim iddiam.

Hayırlı Apartmanı tarihine yeni bir bakış…

Ayaspaşa Mezarlığı konusunu sonunda yazabildiğime göre Hayırlı Apartmanı’nın kapısından içeri girebiliriz

YOLLARI KESİŞENLER

Yolu Ayaspaşa Mezarlığı ile kesişen binaları aşağıda görebilirsiniz. Bu binaların hikâyelerini birlikte okumanızı öneririz.

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

WhatsApp
Email
Twitter
LinkedIn
Telegram
Facebook

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış.

Bir yorum yazın

DİĞERLERİ

Asmalımescit

Yakup Bey Apartmanı (Maryana Han)

Bir dönemin İstiklal Caddesi’nde binaların pek çoğu birer geçit işlevi de görmüş. Kimi bir kiliseye, kimi avluya, kimi arka sokağına geçiş vermiş. Daha hareketli, daha canlı, daha püfür püfür ve daha az saklı, hatta eğlenceli, -aksi gibi düşülünebilecek olsa da- daha güvenli bir imajı var

Devamı »
Balat

Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi

İstanbul’un Fener semtine, yanı başına gitmeye bile gerek yok; pek çok yerden görülebilen konum ve görkemde bir yapı: Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi. “Kırmızı Okul” ve “Mekteb-i Kebir”, en yaygın ikincil isimleri. Şunca yıllık İstanbul merakıma rağmen ben de ilk bu hafta sonu, Sapor İstanbul‘a ev

Devamı »
Nişantaşı

Pamuk Apartmanı

Aile apartmanları olan Pamuk Apartmanı da bu ilişkinin kalbindedir. Yazarın Kara Kitap’ında Şehrikalp Apartmanı adıyla geçen Pamuk Apartmanı, artık pek ünlü. Ben bu fotoğrafları Koreli bir turistle aynı anda çektim mesela. YIKIK-YANIK KONAKLAR DEVRİ… Muhtemelen Pamuk, babasından bütün ayrıntıları biliyor -sık anlatırmış-, ben mimarını bulamadım

Devamı »
İkitelli

Sabah Gazete Binası

Sabah Gazetesi binasının proje yapımına 1987 yılında başlanmış, 1988’de başlayan inşaat 1990 yılında bitmiş. Yıl 95, daha 17 yaşındayım ve en kötüsü kendimi solcu sanıyor (!), Sabah Gazetesi’ni de ‘fan fin fon’ olarak görüyorum. Stajım oraya çıkıyor, beni almıyorlar; uzun hikâye ne yapıp edip güya

Devamı »
Karaköy

Kamondo Merdivenleri

Kamondo Merdivenleri; Karaköy Bankalar Caddesi’nden Banker sokağa ve kuleye çıkan dik yokuşa 1875 yılında inşa edilmiş. Abraham Salomon Camondo torunlarının okula rahat gitmesi için yaptırmış bu merdivenleri. İyilikleri, yardımseverlikleri, kültürel hayata katkılarıyla ünlü aile, 1492’de İspanya’dan kaçıp Venedik üzerinden İstanbul’a gelmiş. Burada ve Paris’te önemli

Devamı »
Çeşmealtı

Nebioğlu Tatil Köyü (Nebioğlu Turistik Tesisleri)

Ya nereden nereye! Bu metinleri yazarken yaptığım yolculukları kime nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Bir yapı hakkında yıllar sonra orada yaşamış olan, tarihini bilen, hatta mimarların ailelerinden öğrenilebileceklerin ne kadar ufuk açıcı olduğuna her gün şahit oluyorum. “Bir kahvenin 40 yıllık hatrı olduğuna şahit olabilirsiniz” mesala bu

Devamı »
Balat

Mimar Faik Ali Binası

İsimsiz binalar benim için hep bir sorun. Araştırmak da, arşivini tutmak da zor. “Jane Doe-John Doe“ deyip sonrasında otopsiyle kimliğine yakınlaşamıyorsun:( Ama dün Feshane Art İstanbul yolunda yürürken rastladığım, Fener Balat ekseninde biraz ayrık duran bu binada en azından mimar ismi var: Mimar Faik Ali. Yanındaki

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.