Geçenlerde, daha önce bana kendi aile apartmanlarını (Emiroğlu Apartmanı) yazan Eda Emiroğlu, bana Moda’dan bir apartman fotoğrafı gönderip “Çocukluğumda çok sık gittiğim, o küçük yaşımdan bugüne hayran olduğum çok yakın aile dostlarımızın apartmanının fotoğraflarını ve geçmişine dair birkaç notu paylasacağım olur mu?” yazmış.
Olmaz mı yahu?!
Buyrunuz konuk yazarım Eda Emiroğlu:
ŞEVKİ BATUM AİLESİ İÇİN YAPTIRIYOR
“Bina 1939 yılında Zeki Sayar tarafından yapılıyor. Aile dostumuz Ayşe Batum Toral’ın dedesi Şevki Batum, bu apartmanı aile apartmanı olarak yaptırıyor.
Aile aslen Batumlu. O dönemde Batum’dan Türkiye’ye kereste ticareti yapıyorlar. Ancak sonradan Rus sınırı kapanınca önce Eskişehir Bozöyük’e göç ediyor, Romanya ile ticaret yapmaya başlıyorlar. Romanya’dan kereste geliyor Bozöyük’te işleniyor… (Fabrika artık yok).
Üç kardeş beraber bu aile isini yürütüyorlar. Sonra kardeşlerden ikisi Istanbul’a, bir diğeri Ankara’ya yerleşiyor.
(Fotografta ortadaki kişi Şevki Bey’in oğullarından Mustafa Batum. Ayşe Hanım’ın da babası. solundaki ve sağındaki akraba delikanlılar; soldaki Halit Batum, sağdaki Nusret Batum. Bu arada Yeni Fikir Sokak 29’daki apartmanın ismi yok kapıda. Hacı İzzet Sokak ile kesişimde.)
MÜHÜRDAR GAZİNOSU’NUN BAHÇESİNE BAKARMIŞ
Eskiden arazinin üzerinde bir ahşap bir köşk varmış, ancak bir yangınla yok olmuş. Boşalan araziyi Ayşe’nin dedesi Şevki Batum satın alıyor. Aslında bu arsanın önünde denize paralel olan bir araziyi almak istemiş ve orası için para yatırmış. Ancak sonradan aile dostları ve çevresi o arazinin rüzgara, lodosa cok açık olduğunu söyleyince bir arka sokaktaki bu araziyi tercih etmiş. O dönemde evin önünde Eski Mühürdar Bahçesi varmış. Bir zamanlar Nazım Hikmet, Zekeriya Sertel, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi birçok önemli yazar ve düşünürün buluşma noktasıymış; bugün o da yok.
İÇİNDEN AYRINTILAR
Apartman 5 katlı. Her katta bir daire var. Ben çocukluğumdan beri bu evin girişindeki dev aynasına, yüksek tavanlı olmasına, ahşap kapılarına, U seklinde dönen uzun koridor ve ona açılan odaların her birine hayranım. Daireye girdiğinizde geniş hole açılan üç oda var; bir yemek odası, salon ve yatak odası. Koridor sola döndüğünde koridora açılan 3 farklı oda daha karşınıza çıkıyor; yatak odaları ve oturma odası olarak kullanılan. Mutfak ise bu U seklindeki koridorun en sonunda. Bina ilk yapıldığında servis kapısı ve hizmetli odası da bu alanda yer alıyormuş.
Bugun 83 yaşında olan bu binanın özenle bakılıyor ve içinde yaşanıyor olması beni çok mutlu ediyor. Sizlerle de bu nedenle paylaşmak istedim.”
ESKİ HALİ KORUNUYOR
Eda Hanım’ın bizimle paylaştığı evin içinde fotoğraflar içinin de nasıl korunduğunun, Ayşe Hanım’ın annesi Gönül ile babası Mustafa Batum’un eşyalarına gösterdiği özenin de göstergesi…
Bu arada fotoğraftaki hanımefendi rahmetli Gönül Batum; apartmanı yaptıran Şevki Batum’un gelini, Eda Hanım’ın dostu, bilgileri veren Ayse Batum Toral’ın annesi. Balkondaki fotoğrafta ise Ayşe Hanım babasıyla birlikte.
ZEKİ SAYAR’IN ANLATIMI NELER DİYOR?
Eda Hanım bana ilk fotoğrafı gönderdiğinde bina tanıdık gelmişti… Baktım; bana da güzel gelmiş olacak ki, ben de geçen yaz fotoğraflarını çekmişim… Sonra Eda Hanım’dan yazı beklerken tesadüf Arkitekt Dergisi’nden de binanın eski halini ve yazısını buldum. Ben de Zeki Bey’in cümlelerinden alıntılarla ekleyeyim.
Apartmanın geniş cephesi ‘Mühürdar Gazinosu’nun bahçesine baktığından aslında denize de nazır imiş. 230 metrekare imiş her kat, dolayısıyla her daire. Üç yatak odası, bir banyo ve bir hizmetçi odası… Mutfak binanın ortasında aydınlık ancak güneş almayan, serin vaziyette imiş.
Zeki Bey’in -bana gemiyi de andıran- tasarımında sanki manzara önemliymiş; metninde sürekli Çamlıca’dan adalara kadar manzarasından, evin güneş alışından da bahsediyor. Geniş balkonlar ve teras bundan, güneşten yatak odalarını korumak için saçak düşünmüş.
Bu arada taaa o yıllarda Zeki Sayan şöyle yazmış, “Dairelerin sahası geniş oda adedi fazla olduğundan binanın maliyetine nazaran rantabilitesi düşüktür.” “Her kata iki daire yapılsaydı…”yı da eklemiş. Ama az kat, sağlam bina, geniş bir ev. “Yaşayanlar mutludur” diye düşündüm okurken.
(Bu arada yorumlarda Batum Ailesi fertlerinden yazanlar olmuş; eskiden ısınma güçlüğü varmış anladığım, ev büyük, tavanlar yüksek, lodos da arka sokağı alsa da dede Batum anladığım yine evin içinde.)
2023’TE YIKIM KARARI…
Bu notu, 24 Ocak 2023’te düşüyorum.
Batum Apartmanı için yıkım kararı çıkmış:(
Bu metni yayınladıktan sonra ara ara bana pek çok mesaj geldi; “Yıkılacakmış”, “Yıkılacak bir şeyler yapın”, “Koruma kararı için başvuruldu” diyen…
Ama aile, apartman daire sahipleri “açıktan” bir karşı duyuru yapmadığı taktirde ne kadar bu binalara karşı büyük bir sorumluluk hissetsem de, Zeki Sayar ve anısına, binanın güzelliğine, yaşanmışlıklara çok saygı duysam da, “Haydi bu yıkıma karşı çıkalım” demek bana düşmez diye düşünüyorum.
Birinin malı, birinin evi de aynı zamanda bu binalar…
O binada yaşayanların bir kısmı istemezken, bir kısmı da yıkımını istiyor belli ki… Sen, ben, o duygusal olarak tarafız ama dış kapının mandalıyız da bir taraftan; bir yandan da bu gibi binalar hepimize “miras”. Ve yine bir taraftan bunu koruması gereken kurullar, kanunlar var. Olmalı.
Yıkım söz konusuysa buna, bina hakkında teknik ve tarihsel değerlendirme yapacak uzmanlar “Dur” demeli.
Hatta “bu gibi” binalar söz konusu olduğunda belki de yıkımı isteyen fertlerin katları -yıkımla gelecek kazancı da karşılacak ücretlerle- alınmalı, korumak isteyenler -deprem vs. tehlikesi yoksa- yaşamaya devam etmeli.
“Yıkım kararı alındı” bilgisini Twitter’daki mesajlarından gördüğümüz kişi, Serkan Şahin @SerhatSahinArch, mimar ve Mimari Restorasyon Kültür Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı imiş. Özetle kararı teknik bir takım gerekçelerle de yanlış buluyor:( “Yapıyı yığma yapı diye değerlendirip çürük raporu yazan mühendis, yapının betonarme karkas, dolgu tuğla duvarlardan oluşan karma yapı olduğunu bile anlamamış” gibi cümleleri var.
Üzülmez mi insan:(
Umarım yıkım kararından dönülür.
3 Yorumlar
Aydın Meltem
Tarih: 13:24h, 13 KasımYakında yıkılacağını öğrendik dün ne yazık ki.
Orada oturanlar tescil ettirmeye çalışıyorlarmış ama geç kalmışlar.
Batumlar kendileri yıkılmasını istiyorlarmış diye duyduk.
Yazık olacak…
DİDEM AVINCAN
Tarih: 12:18h, 26 Ocak‘Koruma’ konusunun çok hassas aynı zamanda çok da kararlı bakılması gereken bir konu olduğunu hissediyorum. Yeri geldi mi emin değilim ama bu apartman özelinde ”daha neler var, çok da güzel değil” gibi yorumlar yapıldığını görünce buraya yazmak istedim. Elbette geçmişe ait her şeyin bugüne, geleceğe taşınması mümkün olmayabilir; yapının durumu, maddi yetersizlik veya daha büyük ölçekte birçok sebep yüzünden. Dolayısıyla ”neyi korumalıyız” hep tartışılan ve işin içinde olmasam da benim de sık sık kafamı karıştıran bir soru. Zeynep Ahunbay’ın Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon adlı kitabı benim için çok aydınlatıcı oldu, koruma ölçütleri bölümünden paylaşmak isterim:
Yapının tarihi belge niteliğinde olması (tarihi bir olay-kişi ile ilişkisi olması) bir ölçüt. Zaman ve Estetik Değer de diğer ölçütler. İşte tam da burada aydınlatıcı cümleler geliyor: ” Güzel olma özelliği … önemli bir etkendir. Ancak ‘güzel’ yargısının nesnel olmayışı, kişiden kişiye, toplumdan topluma ve zamana bağlı olarak değişmesi, tartışmalara neden olabilmektedir… Korunacak değerde olması gereken güzellik hakkında bilinçli bir toplumsal beğeni olmadığında bu konuda alınacak kararın, toplum adına, sanat tarihçileri ve estetik uzmanların görüşleri ile yönlendirilmesi söz konusudur.” Benim buradan anladığım, bizler her zaman orada geleceğe aktarılması gereken değeri/ karakteristik özelliği fark edemeyebiliriz. Aynı şekilde ‘eskilik’ meselesi. Bir bina ne zaman ‘sen artık yeterince eskisin’ unvanını alır? Bu ülkeden ülkeye değişen bir kavram, mesela Hollanda’da 50 yıldan eski yapılar koruma kapsamına alınmaktaymış. Türkiye’de ise 1900 tarihinden önce yapılanlar koruma kapsamında. Ancak şöyle bir durum da var; bir 20.yy yapısının bu kapsama girmesi de mümkün. Önemli bir mimarın eseri ya da bir akımın temsilcisi olması gibi niteliklerle…
Bugün bir anıtsal yapıyı korumak kadar, kent dokusunu oluşturan belki bizim çok farkında olmadığımız ama plan kurgusuyla, cephesiyle bize döneminin ip uçlarını sunan, bilgisini veren mütevazı yapıların da korunmasından bahsedilmekte artık.
Sonuç olarak, burada karşımızdaki bir Zeki Sayar yapısı. Nilay Hanım’ın yukarıda belirttiği gibi, bu yapının niteliklerini, bugüne taşıdıklarını ortaya çıkartacak, mimarın diğer yapılarıyla karşılaştırmasını yapacak, fiziki durumuna göre de koruma önerilerini sunacak uzmanlar olduğuna inanıyorum. Hepimizin ayrı bir estetik görüşü olabilir ama bu yapılara ortak belleğimizin parçası olarak bakmak yardımcı olur diye düşünüyorum. Bitirirken aklıma Ayhan Apartmanı geldi, o da erken dönem Cumhuriyet yapılarındandı. Hikayesini Her Umut Ortak Arar’da aratarak bulabilirsiniz.
Can Günay
Tarih: 17:16h, 01 NisanBatum apartmanının öncesinde o noktada semte adını veren Mühürdar Ahmet Efendi’nin konağı bulunuyormus. İsgal yıllarında İngilizler binaya çöküyor giderken de ne yazık ki yakıyor.