Aslında bu bina yazısı için önce iki yapının –ilk Vedat Tek Evi ile Hekim İsmail Paşa Konağı– okunması gerekiyor ancak yine de kısa bir özet geçeceğim. Mimar Vedat Tek’in 1908 yılında inşa ettiği şahane bir konağı, hemen yanında minicik-biçimsiz bir arsası, o arsada da validesi Leyla Saz’ın ısrarlarıyla Hekim İsmail Paşa Konağı’ndan getirtilen bir takım mermer bloklar, eski tip helalar vs. var. Bu yığıntı, belediyenin mimara baskı yapmasına neden olunca o da bir ev yapmaya karar veriyor ve maddi olarak bunu karşılamak için oturduğu evi (ilk Vedat Tek Evi) satıyor. 1913-1914’te de -şu anda hâlâ ayakta olan- yeni evi tamamlanıyor.
Ancak Vedat Bey evi sattığı için, özellikle de sattığı kişinin İstanbul’un işgalci güçlerine desteği nedeniyle çok pişman oluyor.
EVİN SALONUNDAKİ O SÜTUN!
1960’lı yıllarda ise Vedat Bey’in ilk yaptığı güzel konak yıkılıp yerine bugün de orada olan Yaşaroğlu Apartmanı yapılıyor.
İşte benim için tüyler ürpertici an bu idi.
Mimar Nihad Tek, bütün bu olan biteni anlatırken “Şimdi bu güzel bina, yeni sahipleri tarafından yıktırılarak yerine sekiz katlı bir apartman inşa edilmiştir. Bu güzel zarif evin salonunda bulunan somak mermerden arta kalan kolon bu yeni apartmanın girişine oturtulmuştur” yazmış.
Bu nasıl bir bilgi! Bu nasıl bir keşif benim için.
NE! BİNANIN GİRİŞİNDE Mİ DURUYOR:)
Ben üniversite yıllarımdan beri belki binlerce kez Vedat Tek Evi’nin önünden, dolayısıyla yanında kendiyle bütünüyle tezat, o sıradan görünümlü binanın önünden geçtim. O binanın girişinde gerçekten böyle bir mermer kolon olabilir mi?
İlk okuduğum gece koşarak gidip baktım.
Evet bugün de Yaşaroğlu Apartmanı’nın girişinde Vedat Tek’in ilk evinden, onun salonundan kalma o mermer blok duruyor! İnanılmaz. O binada yaşayan kaç kişi bunu biliyordur acaba?
Bunu okuyan sizler biliyorsunuz, artık öyle bakınız…
Bu benim için delirtici bir bilgi ve yeni bir macera: Modern dünyada, hızlı şehirlerimizde bu gibi başka devşirme parçalar var mı?
Şahane soru değil mi?
Yeni bir oyun…
BİTTİ Mİ BİTMEDİ:)
Bu muhteşem keşif üzerine paylaşım yaptığımda, Instagram’da “Peki o ilk evden o sütunun fotoğrafı yok mu?” yazanlar olmuştu. “Var ama ben bu kadar dınının dınını yazıp onu paylaşmıyorum” yazmak da istemiyorum:) Yoktu:)
Birkaç gün sonra başka bir şey ararken karşıma zamanında Phebus Müzayede‘da satışı yapılmış bir fotoğraf çıktı. Bilgisinde şöyle yazıyor: “Aralarında Süleyman Nazif, Mimar Vedat Tek, Faik Ali Ozansoy’un da bulunduğu bir topluluk fotoğrafı… Belki mecmuanın bürosunda, belki de bir dost evinde çekilmiş olan ve bir Servet-i Fünûn toplantısı izlenimi veren, bu hafif soluk, fevkalade fotoğrafta yer alan ama kimliklerini belirleyemediğimiz kişiler de muhtemelen, dönemin şair ve ediplerinden olmalıdır.”
Bir sütun var ve yanında Vedat Tek; jeolog Gönenç Göçmengil sayesinde “rudistli Bilecik kireçtaşı” olduğunu öğrendiğim Yaşaroğlu Apartmanı’ndaki sütun o olabilir mi?
Burası Vedat Tek’in ilk evi mi?
Fotoğrafta yıl yok ama yaşam dönemleri ve fotoğraftaki hallerine bakılınca zamansal olarak bu mümkün.
En önemlisi Vedat Tek Evi malum Vali Konağı Caddesi ile Süleyman Nazif Sokak’ın kesişme noktasındadır. Arasanız eskiden adı Hacı Makak olan sokağa niye bu isim verilmiştir bulamıyorunuz. Ama Avrupa Yakası’yla meşhur olan (Sütçüoğlu Rezidans) Kayseri Apartmanı – Antik Konak metnini yazarken antikacı Aykut Bodur’un bir söyleşisini izlemiş “Şu karşı köşede Süleyman Nazif’in de iki katlı bir evi varmış” demesini kaydetmiştim.
Yani Vedat Tek ile Süleyman Nazif, 3-5 dakikada birbirlerinin evine gidebilecek kadar komşular.
Bence Vedat Tek’in ilk evindeler ne dersiniz?
Henüz yorum yapılmamış.