Cinnah 19

Geçtiğimiz hafta Türk Serbest Mimarlar Derneği tarafından verilen jüri özel ödülünü almak için gittiğim Ankara’da, sonunda, Instagram’daki @ankaraapartmanlari hesabının sahibi ile buluştuk. Hesabın gizemli sahibiyle kısa ama benim için çok keyifli ve öğretici bir gezi yaptık ve ilk defa -bina meraklıları için- bir Ankara efsanesi olan Cinnah 19’un içini gezdim. Mimarlar Derneği 1927 ve dövme stüdyosu Hashtag’in içini, çatıyı, o havuzu, koridor ve kapıları gördüm. 

Ve tabii ki, gizemli rehberime “Bu binayı sen yazmalısın” diye tuturdum; o da fotoğraflar, araştırma, yazı, müthiş iş çıkarmış. 

Hanımlar beyler, konuk yazarım @Ankaraapartmanları:

BİNANIN İSMİ NEREDEN GELİYOR?

“Cinnah 19’a Cinnah 19 ismi sonradan, Ali Cengizkan’ın 2002 tarihli ‘Cinnah 19: Ütopik mi gerçek modern mi?’ başlıklı makalesiyle, yapışır ve çok yakışır. Bana göre adını yer aldığı sokaktan ve numarasından alan apartman karizması diye bir şey gerçekten var. Çankaya 32 gibi…  Yine Cengizkan’ın 2000 yılında savunduğu doktora tezi, Ankara’da pek çok modern mimari yapısının olduğu gibi Cinnah 19’dan da bahseder. İki kaynağı da takip ederek anlatmaya başlayalım:

‘Meydanlar Müdürlüğü İşçiler Yapı Kooperatifi Müdürlüğü’ tarafından, o zamanın Posta Caddesi 17 numarada sahip olunan parsele yapılan apartmanın hikâyesi, 4.5.1955 tarihinde Nizami Atacan imzalı bir dilekçeyle Ankara Belediyesi İmar Müdürlüğü’ne yapılan başvuru ile başlar. 1955 tarihli ilk planda Y. Mimar Necdet Dağ’ın imzası varken, 1958 tarihli tadilat projesinde, şimdi adı sanırım Ankara’da en çok da bu apartman ile anılan, Nejat Ersin’in imzası bulunur.

PEKİ CİNNAH İSMİ NEREDEN?

Gelelim Cinnah 19 adının geçirdiği evrime… Cinnah Caddesi’nin bilinen ilk adı Posta, hatta Ulus’ta da bir Posta Caddesi olmasından kaynaklı olarak Yeni Posta Caddesi. Adını bugün de orada bulunan Postane binasından alır, aynı Ulus’taki eski Posta Caddesi gibi. 1960 sonrası ismi Dr. Vali Reşit olarak değiştirilir, 1975’te dönemin belediye başkanı Vedat Dalokay tarafından adını Pakistan’ın kurucusu ve ilk devlet başkanı Muhammed Ali Cinnah’tan alarak, Cinnah Caddesi olarak değiştirilir. Özetle Posta 17 olarak başladığı hayatına, Dr. Vali Reşit 19 ve en sonunda Cinnah 19 olarak bugüne gelir. 

İLK ÇİZİMLERDE HAVUZ BAHÇEDE

Cengizkan’ın tezinde yer alan proje çizimlerinde girişin üstünde “Arzu” ismi göze çarpar, buna Mimarlar Derneği 1927 Nejat Ersin Arşivi’ndeki kopyalarda rastlanmaması ilginç bir durum. 

İlk çizimlerle uygulama arasında gördüğümüz bir farklılık da apartmanın girişinin üstünde yer alan, apartmanın bir çok iç detayıyla beraber Gemi Ev’le çok iyi tanıdığımız Danyal Tevfik Çiper’in elinden çıktığı söylenen labirentvari desenin yerine caddeye bakan cephede, Meydanlar Müdürlüğü’nü anımsatan bir desen bulunması. 

VE HAVUZ ÇATIYA ÇIKAR

Cinnah 19’la ilgili en çok sorulan sorulardan biri: Apartmanın terasında gerçekten bir havuz var mı? Evet havuz var! İlk çizimlerde bahçede yer alan havuzdan vazgeçilmemuş, havuz havuz terasa yerleştirilmiş. 

Havuzu Farabi Sokak tarafından bakıldığında yer hizasından da görmek mümkün. Kırmızıdan pembeye çalan mozaiklerle bezeli, üst kısmı beyaz sıvalı kütleyi (ki bu kütle, caddeden en uzakta kalan dairelerin mutfak ve tuvalet havalandırmasıdır aynı zamanda) seçtiyseniz yanında ikinci teras katından havuza inen merdiveni de görebilirsiniz. Terastaki havuz Cengizkan’ın aktarımına göre apartmanı ilk yıllarda kullanan Amerikalı sakinleri tarafından kullanılmış olsa da, hem zamanla onların yerini yerli sakinlerin alması, hem de dönemin salgın hastalıklarından biriyle ilişkilendirilmesi havuzu atıl hale getirmiş. 

BAZI DAİRELER ÇOK İYİ KORUNMUŞ AMA…

Binanın terası ve kolonlar üzerinde yükselen zemin katı, apartman sakinlerinin ortak kullanımı için bırakılsa da Ankara’daki diğer örnekleri (96’lar, İş Bankası Blokları, Hayat Apartmanı ve İlbank Blokları) amaçlanan kullanımı deneyimlememiş.[1] 

Apartmanda zemin katın üstünde düzayak, yani tek katlı daireler bulunsa da (bugün ikisi de sanat galerisi/atölye olarak kullanılıyor), bu katın üstündeki katlarda, her katta beş adet olmak üzere 15 dubleks daire bulunuyor. Bir kısmı işyeri olarak kullanılsa da hâlâ konut olarak kullanılan ve aslına uygun şekilde muhafaza edilen daireler de mevcut. Bazı dairelerde ise akıl almaz müdahaleler yapılmış, örneğin bir tanesinde salondan üst kata çıkan merdiven geriye çekilip iki katı birleştiren boşluk kapatılarak iki ayrı (ve son derece basık) kat elde edilmiş. 

15 DUBLEKS DAİREYİ SOKAKTAN ANLAMAK…

Binaya arka cepheden bakıldığında ise dubleks kat dizilimini okumak mümkün değil. Giriş kattan itibaren bir katın daire girişlerini sağlayan koridor, üst katının ise dairenin ikinci katının balkonu olarak tasarlandığını ancak bilenler anlayabilir. Önden bakıldığında ise dairelerin ikinci katından çıkılan minik balkonlara, salondan üst kata bağlanan merdivene bitişik bir köprü aracılığıyla çıkıldığını da… 

Dubleks dairelerde hemen antreye bitişi bir mutfak – ki pencereleri apartman koridorlarına bakar – ve arkasında bazı dairelerde salona katılmış küçük kare bir oda bulunur. İkinci kata çıkıldığında ise üst katta üçüncü bir odadan feragat edilerek bırakılmış iç balkon ile iki oda karşılıklı olarak yer alır. 

MİMARI NEJAT ERSİN ANLATIYOR

Tasarım ve inşaat sürecini anlatmayı da mimarın kendisine yani Nejat Ersin’e bırakalım: 

“Proje çalışmalarına 1956 yılında başladım. O günlerin mimari yayınlarında önde gelen dünya mimarları içinde etkisinde kaldığım Le Corbusier, Oscar Niemeyer, Lúcio Costa, Edward Stone bana bir takım ilhamlar verdiler. Bunların başında Le Corbusier’in ikamet blokları (Unité d’Habitation) ilgimi çekti özellikle dubleks dediğimiz binalar bana konuya yaklaşma yönümü gösterdi. Le Corbusier yapılarında bir ikamet bloğu içinde çok çeşitli büyüklükte ve hacimde daireler yapmış bunların aralarına dubleks olanlarını da yerleştirmiş ve çeşitli büyüklükte yapmıştı. Halbuki bizim yaptığımız bir kooperatif ortaklığı olduğundan 15 ortağın dairelerinde her bakımdan eşit ve aynı olması şarttı. Aksi halde ortaklardan tepki çekecekti. Bu kaygıdan hareketle dubleks olarak yapılacak dairelerin hepsini eşit olması gerektiği düşüncesiyle yaptığım sayısız etütlerden sonra en sade projeye karar verdim. Dünyadaki örneklerinde bu tip projelerin değişik bir arayış ve çözümle kompleks bir sonuç getirdiği görülmüştür. Corbusier’in Marsilya Bloku gibi. Tercihimin en önemli nedeni tüm kooperatif üyelerinin ilk olarak sahipleneceği dairelerinin sıcak bir ev havasını vermesini ve onun içinde rahatça yaşama olanağı bulmalarını istemeleri her zaman aklımda olmuş ve onu gerçekleştirmeye çalışmışımdır. Cephelerin tanziminde o yıllarda beni çok etkileyen İngiliz mimar Stone’un tüm yapılarında kullandığı beyaz beton grilleri kullanmak isteyişim ön plana çıkmıştır. Dikdörtgen olarak imal ettirip kullandım. Bunun imalatı beni çok uğraştırmıştır. Sonunda bu griller binaya çok çarpıcı bir görünüm kazandırmıştır. Sahiplerinin mimar ve mühendis olmaları beni bir fantaziye sürüklemiş, çatıda ortak mekan olarak kullanılması için mutfak, ofis, tuvaletler (ve) şömine yapılarak ortakların o zamanlar pek moda olan parti verme olanağı sağlanmıştır. Ayrıca ilk defa çatı katına küçük bir yüzme havuzu yerleştirilmiştir.”

BİNANIN GÜZELLİĞİ KAPANMASIN DİYE İSTİMLAK!

Apartman inşaatının başlamasıyla birlikte ilgi odağı haline gelir. Yine Ersin’in Mimarlar Derneği 1927 arşivinde bulunan notlarından aktaralım: 

“Zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes bina ile ilgilendiler hatta beni daireden çağırttırarak bina hakkında bilgi alarak kime ait olduğunu sorarak, mimar ve mühendislerin kooperatifi olduğunu öğrenince çok sevindiler ve memnun oldular. Bu ilginin sonucu belediyeye verilen emir ile binanın kapanmaması için önündeki ve arkasındaki arsaları istimlak ettirdiler. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra yapılan anayasa gereği para ödenmeyen istimlakler iptal edildiğinden 64-65 senelerinde binanın önü ve arkası kapandı. Benim için en önemli yapım olan bu bina çocuğum gibidir. En gurur verici tarafı yapılırken grup halinde gelen ODTÜ mimari talebeleri ve hocalarıdır. Beni arayıp izahat istemişlerdir.”

OYSA ÇANKAYA MERKEZ CAMİİ İLE UYUMLUYMUŞ

Bayar ve Menderes’in, Cinnah 19’u hemen yakınında bulunan ve projesi Hayati Tabanlıoğlu’na ait olan Çankaya Merkez Camii ile beraber iki yapıyı mimari anıt olarak sunma isteği 27 Mayıs sonrası suya düşmeseydi bugün her iki yapıyı da farklı bir kaderle başbaşa bırakabilirdi. 

Cinnah 19, özellikle manzara cephesi olarak adlandırılan ve Çankaya’ya tırmanan eğimden aşağı bakan cephesinin kapatan apartmanla 17’den 19’a terfi ederken, Merkez Camii son yıllarda yapılan eklentiyle kimliğini neredeyse tümüyle kaybetti. 

KİMLER YAŞAMIŞ?

Nejat Ersin ve Perihan Ersin

Binanın ilk sakinleri arasında 2 numaralı dairede, ressam ve gazeteci Aytekin Kayaman, 3 numarada diplomat Hüseyin Daniş Tunalıgil (Viyana’da ASALA tarafından öldürülmüş), 5 numarada Yavuz Kireç (Northern Electrics Türkiye temsilcisi, NETAŞ’ın kurucusu), 7 numarada Doktor Rafet Erten ve binanın mimarları Nejat Ersin (1958-68 arası) 9 ve Necdet Dağ ise 11 numaralı dairelerde yaşamışlar.

MİMARLAR DERNEĞİ 1927’NİN KATKISI 

Mimarlar Derneği 1927’nin iki daire birden satın alarak binaya yerleşmesi ve burada çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapması, binayı halkın erişimine açması ve tanınırlığının artması açısından önemli bir adım olmuş. Bir kaç yıl öncesine kadar bakımsızlıktan iyice sorunlu hale gelen, fırtınalı günlerde tepesinden parçalar dökülen apartman, geçen yıl yapılan tadilatla temizlendi. 

Bina bugün Mimarlar Derneği 1927’nin yanısıra, Atlas ve (Çağatay) Keskinok Galerilerine, Craft 312 Mimarlık Ofisi’ne ve # Dövme Stüdyosu’na ev sahipliği yapıyor. 

Kaynaklar ve ekler: 

* Ali Cengizkan, Discursive Formations in Turkish Residential Architecture: Ankara 1948-1962, yayınlanmamış doktora tezi, ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Ankara: Ocak, 2000.

* Ali Cengizkan, “Cinnah 19: Ütopik mi, Gerçek Modern mi?” Mimarlık, no. 304 (2002): 18-21.

* Çankaya Merkez Cami: https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/68914

* Mimarlar Derneği Nejat Ersin Arşivi’nde Cinnah 19 https://nejatersin.md1927.org.tr/node?search_api_fulltext=cinnah+19

* Can Koçak’ın Cinnah 19 filmi için: https://www.youtube.com/watch?v=IiZCXfod3K0

* 19’a henüz 10 yaşında bir yapıyken yerleşen ve 2018’de kaybettiğimiz Dr. Şükrü Bostancıoğlu ile dairesinde yapılmış bir söyleşi: https://vimeo.com/85232897

* Mimarlar Odası tarafından gerçekleştirilen, apartmanın eski sakinlerinden Şükrü Bey’in yanısıra ankarada sivil mimari yapıları üzerine en yetkin çalışmaları yapan iki isim, Ali Cengizkan ve Umut Şumnu’nun da katıldığı söyleşinin metni için: http://www.mimarlarodasiankara.org/dosya/BinaKimlikleriSoylesiler7.pdf

* Ve Ankara’da sivil mimari üzerine yapılmış en kapsamlı projelerden biri http://sivilmimaribellekankara.com/ (diğeri ise Nejat Ersin’e nedense yer verilmeyen https://www.ankaradaizbirakanmimarlar.com/)

[1] Burada kişisel bir parantez açmak istiyorum, doğup kendimi bilebildiğim yıllara kadar yaşadığım Ataköy II. Kısım’da da aynı mantıkla boş bırakılmış bir zemin kat bulunurdu. Çocukluğumda burası apartman çocuklarının otoparka ya da sokağa tercih ettiği bir oyun alanı bulunurdu.

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

Share on whatsapp
WhatsApp
Share on email
Email
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on telegram
Telegram
Share on facebook
Facebook

YORUMLAR

1 Yorum
  • cansu
    Tarih: 20:35h, 17 Ekim Cevapla

    Harika bir yazı ve bina…(: Ankara’ya gittiğimde koşa koşa buraya gideceğim:) Sönmez Apartmanı ‘nı 1 ay kadar önce kendi kendime gezerken, bilmeden, ilginç bulup fotoğraflarını çekmiştim, yazının sahibi Ankaraapartmanları ve Nilay Hanım’ın yakın zamandaki gezisinde farkedip mutlu olmuştum:) ama Cinnah19 un çok yakınlarından geçip görmemişim.

Bir yorum yazın

DİĞERLERİ

Nişantaşı

Tarcan Apartmanı

Yazar Hıfzı Topuz, ‘Nişantaşı Anıları’nda, “Bir kulüp gibiydi” diye tanımladığı Nişantaşı-Kamelya Apartmanı’nın ziyaretçileri arasında Selim Sırrı Tarcan’ın kızı Azade Hanım’ı da sayıyordu. Paylaştığımda, Defne Koryürek şöyle yazdı: Selim Sırrı Tarcan’ın kızı Azade Hanım, Nişantaşı’nda Alattin’den Topağacı’na inerken, Şakayık Sokak’ın köşesinde Tarcan Apartmanı’nın giriş katında otururdu

Devamı »
Kumburgaz

Rauf Alanyalı Yalısı

Alanyalı’nın Kumburgaz’daki, denize sıfır evinde pek çok ünlü Yeşilçam filmi çekilmiş. ŞARK BÜLBÜLÜ, AİLE ŞEREFİ Okuduğum haberlerden bir derleme ile anlatayım: “ŞarkBülbülü, Aile Şerefi gibi Yeşilçam filmlerine ev sahipliği yapan yalı, Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Satış Memurluğu tarafından 19 milyon 322 bin 50 TL’ye satışa çıkarıldı. Açık artırma ile

Devamı »
Bakırköy

Resneliler Köşkü

Ben, Bakırköy’ü bilen herkesin anımsayacağı bu köşkle büyüdüm denilebilir. Anneannem ile dedemin evi bu köşkün sokağındaydı. Ama İncirli Caddesi’ndeki bu meşhur, koruma altındaki köşkün adını çok geç öğrendim. Hâlâ da bölgede yaşayıp bilmeyen çoktur: Resneliler Köşkü. İçinde pek de yaşam belirtisi olmayan eski bir ahşap

Devamı »
Galata

Sadık Paşa Apartmanı

Konuk yazarım iç mimar Didem Avincan, kendisi niye “Sadık Paşa Apartmanları”nı yazdığını detaylı anlatıyor zaten… Hemen sözü ona bırakıyorum, sadece, karıştırılmasın diye zamanında “Sadık Paşa Apartmanları” diye iki bina olduğunu, sonradan tek -kapısında aslan olan- binanın Sadık Paşa Apartmanı olarak anılmaya başlandığını belirteyim. Şimdi binalardan

Devamı »
İlkadım

Kefeli Apartmanı

Bu hesap ve siteye uzaktan hep güzel katkısı olan iç mimar Didem Avincan ne zamandır bana “Samsun’da bir binayı yazacağım” diyordu. Bana gönderdiği bir haber linkini okudum; Prof. Dr. Yücel Tanyeri, habergazetesi.com‘daki köşesinde şöyle diyordu: “Kefeli Apartmanı, çocukluğumuzda Samsun’un en görkemli yapısı idi. 1950’li yıllarda Samsun’un

Devamı »
Datça

Datça Kocaev / Mehmet Ali Ağa Konağı

Fotoğrafları Halil Kendir’de gördüm ve vuruldum. O zaten Datça’daki bu özel yapıyı anlatmıştı ama burada da, bu arşivde de olsun istedim. Bana 70 küsur kadar fotoğraf gönderdi ve konuk yazarım Halil Kendir: “Yöre halkı tarafından ‘Kocaev’ olarak adlandırılan ‘Mehmet Ali Ağa Konağı’ (1791-1801) yalnız Datça’da

Devamı »
Ürgüp

Temel Öztürk Konağı (Asmalı Konak)

Ara ara yazıyorum… Şöhretli binalar kolay, ben pek el sürmüyorum. Bu nedenle dizi ya da filmlerde yer alan apartmanlara çok bakasım yok. Ancak bir dönemin fenomen dizisi Asmalı Konak’ın -ilk zamanlarda- çekildiği Kapadokya’daki konağın, beni Serafim Rizos ile tanıştıracağını bilemezdim. Ne güzel oldu! Başlayayım… ANSİKLOPEDİ

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.