Narmanlı Yurdu (Narmanlı Han)

Yapım yılı: 1831

Narmanlı Apartmanı ve yine aileyle ilişkili Vehbi Bey Apartmanı‘nı yazdıysam da Narmanlı Han ya da Narmanlı Yurdu’na hiç giresim yoktu. 

Girmek istemiyorum çünkü Narmanlı Yurdu hakkında bugüne kadar yüzlerce bilgi metni, çokça ansiklopedi maddesi yazıldı zaten, merak eden onlardan bakar.

Ne diyor Vikipedia maddesi: “1831 yılında inşa edilmiş olan bina, 1880 yılına kadar Rusya Büyükelçiliği ve ardından 1914’e dek Rus hapishanesi olarak kullanılmış, daha sonra Narmanlı ailesinin mülkü olmuştur. Sonraki yıllarda stüdyo ve konut olarak kullanılan ve o yıllarda Narmanlı Yurdu olarak anılan binada Aliye Berger, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Bedri Rahmi Eyüboğlu başta olmak üzere birçok yazar, sanatçı yaşamış ve çalışmışlardır. Beş ressam tarafından kurulan D Grubu ilk sergisini 1933 yılında Narmanlı Yurdu’nun altındaki Mimoza şapkacısında açmıştır”.

(Bu bilgiler de İstanbul Ansiklopesi temelli sanıyorum).

Bina, Rus Büyükelçiliği iken Tolstoy ve Troçki’nin de elçilikte kaldığı söyleniyor (bunu benim bir daha kontrol etmem lazım). 1933’de ise Narmanlılar satın alıyor. İç avluda ve dış cephedeki daireler dükkan olarak kiraya veriliyor. Üst katlar ise yaşam alanları olarak kiralanıyor. Ermeni topluluğunun gazetesi Jamanak da kiracılar arasında.

TİCARETLE İLGİLENEN İKİ BEY VE SANATÇILAR

Buraya kadar durum klasik.

İlgimi çekense şu… Yıllar yılı şu gibi cümleler okudum, “Ticaretle uğraşan Avni ve Sıtkı Narmanlı kardeşler binayı satın aldılar”, birkaç satır sonrasında da mekanın sanatçıların yurdu oluşundan bahsedilir…

Şimdilerde Orhan Pamuk’un ‘Cevdet Bey ve Oğulları’nı dinliyorum…

-Hepsi şahane seslendirmelerle Storytel’e geldi- önce Masumiyet Müzesi’ni dinlemeye başladım arada Cevdet Bey ve Oğulları’na geçtim…

Yıllar sonra, hele de son 15 yılda bambaşka bir İstanbul ve yakın tarih merakım geliştiği düşünülürse bu okuma/dinlemeler bir ilk karşılaşma gibi.

Cevdet Bey “tüccar” ve bir Müslüman tüccar olmak o dönemde pek de matah bir şey değil… En azından kültür hayatıyla, edebiyatla misal daha uzak bir insan tipi…

Narmanlı Yurdu düşünüldüğünde de iki kardeş ticaret insanı, mekandaki sanatçı topluluğundan çok ayrı gibi… Ama gerçekten öyle mi? İlerleyelim…

HACI MUSTAFA NARMANLI’NIN HİKAYESİ

İşte orada geçen de bahsettiğim, Joan Kim Erkan’ın, “Kim Bu” adlı kitabı, Narmanlı Ailesi’nin Erzurum’dan İstanbul’a gelişi hakkında o kadar iyi bir kaynak ki…

Neden iyi? Çünkü eşi Aydın’ın babası Hamza Erkan ile Narmanlı ailesinin tanışıklığı 1930’lara kadar gidiyormuş. 

İlk gençliğini İsviçre’de, Fransa’da geçirmiş biri olan Hamza Erkan, genç bir müdürken bir banka şubesi açmak için Erzurum’a gönderiliyor ve Hacı Mustafa Narmanlı ile o dönem tanışıyorlar…

Fes işini bir Ermeni ustadan öğrenen ve onun işi bırakmasıyla iki ortakla birlikte atölyeyi devralan Hacı Mustafa Narmanlı, kırmızı Osmanlı fesini satmak için İstanbul’dan St. Petersburg’a kadar seyahat etmiş. “Birkaç yıl sonra Samsun’da bir tekstil işi kurmaya karar vermişler ve üç ortak böylece zengin olmuş” diyor Kim Hanım.

BİNALARA KATKILARI

Deli Dolu yayınları ve Kim Hanım beni affeder umarım, uzunca bir alıntı yapacağım, kayda almış olayım istiyorum: 

“Türkiye’nin doğusundaki gerilim giderek arttığından Mustafa Bey ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşme zamanı geldiğine karar vermiş. Mustafa Bey önce tek başına yola çıkıp iki şehir arasındaki yolu kırk günde aştıktan sonra şehirde dolaşarak arsa yatırımları yapmış, işlek yerlerden, köşelerden araziler almış. Ardından hanlar, konaklar, apartmanlar ve işyeri binaları yapmaya başlamış. En iyi Ermeni mimarlarla çalışarak en kaliteli inşaat malzemelerini, mermer ve taş kullanmış, keresteyi de Bulgaristan’daki ormanlardan getirtmiş. Binalara İtalya’dan ithal ettiği asansörler, merkezi ısıtma koymuş, dekoratif unsurlar, bronz heykeller eklemiş. Hacı Mustafa’nın işleri iyice gelişmiş. O sıralarda aile şehrin Asya yakasında, Üsküdar’da büyük bir konakta yaşıyormuş; oğulları Galatasaray Lisesi’ne, ardından Robert Kolej’e gitmiş, kızı Sıdıka ise evde mürebbiyeden ders almış. Hacı Mustafa 1932’de Teşvikiye’de işlek bir köşeye hâkim olan, hâlen de aile mensuplarının içinde yaşadığı azametli Narmanlı Apartmanı’nı yaptırmış.”

KARL BERGER’İN ÖĞRENCİSİ

Ve benim sevdiğim esas kısma gelelim, kitapta şöyle diyor: “Sıtkı adını verdiği ilk oğlu 6 yaşındayken müziğe ilgi duymaya başladığında babası bir sonraki İstanbul seyahatinde ona bir enstrüman almaya karar vermiş. Mustafa Bey bir müzik aletleri dükkânına girip oğluna almak üzere aralarından birini seçebilmek için tüm enstrümanların çalınmasını istemiş. Sonunda sesini beğendiği bir enstrüman bulmuş. Bu bir kemanmış. Sıtkı sonraları keman sanatçısı ve öğretmeni Karl Berger’in öğrencisi olmuş.”

Ya şimdi… Bu ilişkiyi kurmak bana mutluluk vermez mi?

O dönemi yaşamadım, günlük okumuyorum, ailenin anılarını dinlemedim ama şu bağı kuruyorum…

Fes ve haşhaş ticareti yapsa da Sıtkı Bey, sanatla ilgili biri, keman çalıyor. Hocasının eşi Aliye Berger’in, ardından da başka sanatçıların Narmanlı’yı yurt yapması belki de Sıtkı ve Avni Narmanlı kardeşlerin sanatçı ruhunu anlayan bir mülk sahibi olmasından…

 

  • Emin olamadığım bilgi; Binanın mimar künyesine aileden gelen bilgiyle Giuseppe Fossati yazdım ama çok da emin değilim, birkaç teyide daha muhtaç. Fossati, bir Rus elçiliği inşaa etmiş ama bu o mu emin olamadım.

YOLLARI KESİŞENLER

Yolu Narmanlı Yurdu (Narmanlı Han) ile kesişen binaları aşağıda görebilirsiniz. Bu binaların hikâyelerini birlikte okumanızı öneririz.

KAYNAKLAR

  • Joan Kim Erkan,Kim Bu“, Deli Dolu Yayınları, Çevirmen: Zeynep Avcı
  • Narmanlı Han yeni hali Siska İnşaat’ın sayfasından, 
  • Aliye Berger’in -Ayla Erduran da var- Narmanlı Han’daki atölyesinden fotoğraflar Salt Arşiv’den.
  • Narmanzadeler, baba ve oğulları fotoğrafı Burak Çetintaş’ın “Dolmabahçe’den Nişantaşı’na : Sultanların ve Paşaların Semtinin Tarihi” kitabından.

BU YAZIYI PAYLAŞIN:

WhatsApp
Email
Twitter
LinkedIn
Telegram
Facebook

YORUMLAR

1 Yorum
  • Sena Usta
    Tarih: 10:14h, 07 Ocak Cevapla

    90’lardaki çocukluğumun bir dönemi orada geçti. Bahçede yaşayan onlarca kedi, kedilere bakan mavi saçlı ‘madam’ ( herkes öyle hitap ederdi), noterden gelen stampa sesleri ve üst kattaki lumirama’nın antikalar içindeki büyülü dünyası.. Hanın sorumlusu Haşim ( yada Halim) Abi ile bütün gizli saklı köşelerini dolaşmışımdır. Benim için farklı renklerin insanların görüşlerin dinlerin bir araya geldiği eski bakımsız ama büyülü bir yerdi.. Son hali elbetteki üzdü.. keşke ranta kurban gitmese yine her rengi barındıran bir pera binası olabilse..

Bir yorum yazın

DİĞERLERİ

Sarıyer

Sarıyer Verem Savaş Dispanseri

Onur Sar (Instagram’da @chez_onur ) ilk günlerinden bu yana bina hikayeleri paylaştığım hesabımın en coşkulu, yorumlarıyla, katkısıyla insana en iyi gelen takipçilerinden. Bana geçenlerde -ki bayağı oldu- bir ahşap köşk hikâyesi yazdı ama tez yazar gibi cümle ayrıntı ile yazdığından, “Ne olur Instagram versiyonu” yapalım dedim,

Devamı »
Vişnezade

Dr. Belen Evi

Mimar Sinan Üniversitesi’nden Arbil Ötkünç, -iyi ki- bu bina üzerine uzun bir yazı kaleme aldığından, kaydı tutulmuş, harika bilgilere ulaşabiliyoruz. ‘PİŞMAN OLMADIĞIM İLK YAPI’ Dr. Belen Evi, o dönemde hem Maruf Bey’in çevresinde, hem de genel mimarlık anlayışında baskın olan milli akımın dışında modernist bir

Devamı »
Fatih

Osman Nuri Ergin Evi

Ben sokak isimlerinin -özellikle İstanbul’da- değişmesinden pek de hazzetmem. Vatandaşların koyduğu sokak isimleri bilgi verir… Sokak ismi kimi zaman oradaki bir çiçekten bahseder, kimi zaman da sokağın dik yokuşuna gönderme yapar. Ama tabii bu 1920’lerde sorun olmuş. Çünkü çok fazla mükerrer sokak ismi var. Onlarca

Devamı »
Gümüşsuyu

Havacı Canip Orhun Evi

Apartmanları ve yaşayanlarıyla Gümüşsuyu’nun -hatta Ayaspaşa diyeyim- en karakteristik sokaklardan biridir Saray Arkası. Alman Konsolosluğu’nun arkasında kalan, ‘nezih’ tabir edilen sokaklardan. Komşum; bu hesapta sıkça da yer alır. Güzel bir bina ve -nadir olur- bir yazı var; şahane: “Bu ev 1900 yılında Mehmet Vehbi Bey tarafından Mimar

Devamı »
Cihangir

Safiye Ayla Apartmanı

İnsanlar bana “Biz nasıl apartman dedektifliği yaparız?” dediklerinde, madde madde kesin yanıtlar veremiyorum… Çünkü her apartmanı ayrı bir macerayla keşfedebiliyorum. Ama ilk madde ‘bakmak’ olmalı belki de… Çok şöhretli binalarda bile, o binanın mimarına ya da kısaca tarihine dair küçük bilgi tabelaları ya da buna

Devamı »
Eminönü

Sadıkiye Han

Bina Eminönü’nde; ismi Sadıkiye Han. O kadar güzel ki her ayrıntısı.  Alnında dönemin önemli çay ithalatçılarından İsagulyan’ın Osmanlıca, Ermenice ve Fransızca duvar reklamı var. Ama fotoğraflara da bakın. Bu han “koruma kararı çıkmış” bir bina. Her yerine ayrı özensizlik (ağır kelimeler kullanasım var da…)  Ben

Devamı »
Moda

Batum Apartmanı

Geçenlerde, daha önce bana kendi aile apartmanlarını (Emiroğlu Apartmanı) yazan Eda Emiroğlu, bana Moda’dan bir apartman fotoğrafı gönderip “Çocukluğumda çok sık gittiğim, o küçük yaşımdan bugüne hayran olduğum çok yakın aile dostlarımızın apartmanının fotoğraflarını ve geçmişine dair birkaç notu paylasacağım olur mu?” yazmış.  Olmaz mı yahu?! Buyrunuz konuk yazarım

Devamı »
Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri
Hasan Çalışlar Arşivi

Çok sevdiğim mimar Hasan Çalışlar’ın, Instagram’da oluşturduğu ve “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” adını verdiği arşivine, bundan sonra sitenin bu bölümünden ulaşabileceksiniz.