Malum ‘Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar’ adlı dizi, kimine aileyi tanıttı, kimilerine ise aile üyelerini ve onların tarihini hatırlattı. Bana da ailenin yaşadığı yerlerle ilgili pek çok soru geldi.
Daha önce Şakir Paşa Ailesi’nden Füreya Koral’ın yaşadığı ve ilk stüdyosunu açtığı El Irak Apartmanı‘nı (Harbiye), Aliye Berger’in yaşadığı, stüdyosunun da olduğu Narmanlı Han‘ı (Beyoğlu), Fahrünnisa Zeid’in hem yaşadığı hem sergi açtığı Ralli Apartmanı‘nı (Nişantaşı), ilk evliliğinin son dönemlerinde yaşadığı Hayırlı Apartmanı‘nı (Gümüşsuyu) ve kızı Şirin ve Nejad Melih Derim’in babalarıyla yaşadığı Cumhuriyet Apartmanı‘nı (Taksim) ayrıntılarıyla yazmıştım.
Bütün bunların merkezinde aslında bir de Şakir Paşa Apartmanı var. Ben de, çok da sorulduğu için onu yazayım dedim.
İLK ‘KİRA EVİ’ OLARAK YAPTIRILIYOR
Şakir Paşa Ailesi yazları Büyükada’da, kışları Elmadağ’da yaşıyor.
Şakir Paşa Apartmanı da Elmadağ’da; eski adı da aynı olan Elmadağ Caddesi ile Cumhuriyet Caddesi kesişiminde. Bu kesişimde bugün varlığını pek göremediğimiz Surp Agop Sıraevleri de var aslında… Yani Cumhuriyet Caddesi’nden Elmadağ’a şöyle bir baktığınızda önce Surp Agop akaretleri ile görkemli büyüklükteki Şakir Paşa Apartmanı’nı görüyordunuz.
1929 yılının eylül ayında -o zamanlar daha evli olmadığı Karl Berger’i kıskanıp bir kadını silahla yaraladığı için- yargılanan Şakirpaşazade Aliye Hanım, mahkeme reisi kendisine “Nerede oturuyorsunuz?” deyince “Surp Agop” yanıtını veriyor mesela. Demek o dönemde Elmadağ’a Surp Agop denilince de anlaşılıyor, bugünse spesifik Elmadağ’ı kullananlar da azaldı. O bölgeye tümden Harbiye denildiğine sıkça şahit oluyorum.
Bina aslen aile için bir “kira evi”; yani aslında katlarından alınan kiranın gelir getirisi için yaptırılmış. Şakir Paşa’nın 1914 yılındaki ölümünün ardından aile daha çok burada vakit geçirmeye başlıyor. Evli olan çocuklara katlar açılıyor.
KİMLER GELDİ, KİMLER GELÇİ
1921’de Cevat Şakir Kabaağaçlı, yani Halikarnas Balıkçısı cezaevinden çıktığında ilk Şakirpaşa Apartmanı’na geliyor mesela ailesini görebilmek için.
Fahrünnisa Zeid, 1933’teki boşanma döneminde çocukları Nejat ve Şirin’le birlikte Şakirpaşa Apartmanı’na kardeşi Ayşe ile eniştesi Ahmet Bey’in yanına taşınıyor. Şirin Devrim o günleri “Yeni yaşamımızda her sabah Nejad’la Ayşe Teyzem’e gidiyor günümüzü annemiz, Nermidil ve Erdem’le geçiriyorduk. Akşam da yemek ve yatmak için babamızın evine (Cumhuriyet Apartmanı, 5 dakika mesafede) dönüyorduk” diye anlatıyor.
Eski gazetelerden 1936 yılında “fişer” marka anahtarlarla kapıları kolayca açıp kendine “elektrikçi görünümü veren” Vahram adlı hırsızın soyduğu apartmanlar arasında Şakirpaşa Apartmanı’nın da olduğunu görüyorum mesela.
Aliye Hanım, Karl (Charles) Berger ile burada ablası Hakkiye Hanım’ın dairesinde evleniyor.
Suat Şakir Kabaağaçlı ile Fransız asıllı eşi Mizu da burada yaşıyor.
20 YIL FÜREYA KORAL’IN ATÖLYESİ
Bence binanın önemli bir özelliği seramik sanatçısı Füreya Koral’ın seramik atölyesinin 20 yıl boyunca bu binada oluşu. Koral, 1953 yılında Paris’ten İstanbul’a kesin dönüş yapıyor ve Türkiye’nin ilk özel seramik atölyelerinden birini kuruyor. 1954 yılında Kılıç Ali Paşa’dan boşanmasıyla El Irak Apartmanı’ndaki eşyalarını bir açık artırmayla satıyor ve 20 yıl giriş katı atölyesi olacak Şakir Paşa Apartmanı’na taşınıyor.
Şakir Paşa Apartmanı’nın tarihinde daha çok Şakir Paşa ailesinin kadınları var. Babanın ölümünden sonra gelen zorluklar, krizler, evlenmeler, boşanıp binaya geri gelmeler, gelmek istememeler, skandallar çok şey görüyor bu bina. Ama ben apartmanın eski halini göremiyorum.
Bulabildiğin tek fotoğraf Salt Arşiv‘den, İstanbul’un işgal günlerine ait bir fotoğraf. Orada Arif Paşa Apartmanı da tüm görkemiyle görünüyor, sağında ise Şakir Paşa…
YIKILIP İŞ HANI OLUYOR
Pervititch haritasındaki alandan anlaşılacağı üzere bina bir hayli geniş bir alana oturmuş. Bugün de giderseniz eskiden de nasıl geniş bir alana kurulu olduğunu anlamanız mümkün.
Binayı bulmaya ilk gittiğimde çok komik kaynağım Pervititch haritası; sağındaki solundaki binaları kontrol ederek emin oldum. Sonra heybetli binanın Cumhuriyet Caddesi tarafındaki kapısına geldim ne göreyim, isimden belliymiş: Şakir Paşa İşhanı.
Yavuz Mimarlık’ın sitesinde 2016 yapımı notuyla dış cepheye dair fotoğraflar da buldum.
Binanın eski fotoğrafını bilen, gören varsa göndersin…
Ben 90’lı yılların sonlarından bu yana aileyle ilgili çok metin okumuşsam da diziyi keyifle izledim de. Zaten tarihçi, youtube yayıncısı Ceren Sungur aile hakkındaki yayınlarından birinde benim yazımı bana da hatırlatmış oldu; 2017’de ailenin dizi ya da film olması gerektiğini yazmışım. Aklın yolu bir! Mis gibi yapılıyor.
‘DIŞINDA ASLAN HEYKELLERİ VARDI’
Ben metni yazdıktan sonra Sara Aykar bana yazdı sağolsun. Sara Hanım da Şakirpaşa Ailesi üyelerinden. Hakkiye Hanım ile Emin Koral’ın kızları Füreya’nın bir de kardeşi var; Şakir. Şakir Bey ile Afife Hanım’ın kızları Sara Hanım, 3 yaşından itibaren Füreya Koral’ın da kızı gibi büyüyor. Hatta 18 yaşına girdiğinde Füreya Koral onu evlat ediniyor.
Sanatçının bütün arşivinin bir arada tutulması, sergisinin açılması da Sara Koral sayesinde. Bu yazıda yer alan Füreya Koral’ın Şakir Paşa Apartmanı’ndaki atölyesinde çekilen fotoğrafları da onun arşivinden.
Sara Hanım, kendisinin de yıkılana kadar uzun yıllar -hatta 20 yıl diyebiliriz- yaşadığı binanın dış cephesinde ufak ebatta ‘aslan heykelleri’ olduğunu söyledi. Ben dairelerin büyüklüğünü, kat sayısını sorunca da şu bilgileri verdi:
“Her katta bir büyük bir de ufak daire vardı. Bina 4 kat ve taraçadan oluşuyordu. En üstteki taraça alanında çamaşırlık ve personel daireleri vardı. Personel taraça katında kalırdı. Füreya Koral’ın atölye evi giriş kattaydı. Giriş çoook büyük ve baağı yüksekti. İkinci katta Ayşe Teyze’nin kızı Nermidil, üçüncü kattaki büyük dairede biz, yanımızdaki ufak dairede Asım Dayı otururdu. Dairemizde 3 büyük yatak odası, bir sofa, salon ayrı yemek odası, salonun yanında babaannemin piyano odası (kimi o odayı çalışma odası olarak kullanırdı) 2 banyo ve mutfak vardı. Benim orada yaşadığım dönemde diğer katlar ve dükkanlar kiradaydı. Bina 1973 yılında yıkıldı.”
Binanın yapım yılını ve mimarını bilmiyorum hâlâ; 1925 yılında pervititch haritalarında var ama öncesinde 1921 yılında Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın cezaevinden çıkıp geldiği yer olduğundan öncesinde yapılmış olduğunu anlıyoruz. Şakir Paşa Apartmanı’nın tam yıkılış tarihini bulamıyor ama 70’lı yılların başında oluşunu, hem bazı fotoğraflardan hem de Füreya Koral’ın atölyesini hemen üç arka binasındaki Arif Paşa Apartmanı’na geçirişinden tahmin ediyordum. Yıkım tarihini de Sara Hanım vermiş oldu; 1973. Demek ki Şakir Paşa Apartmanı, 50 yılı aşkın varlığını sürdürmüş…
8 Yorumlar
Marisa
Tarih: 11:47h, 18 ŞubatCevatın çocukluk yıllarında babası tarafından sevilmediğini düşünerek yüreğinde taşıdığı acı. Çok üzücü.
Marisa
Tarih: 11:48h, 18 ŞubatTeşekkürler bilgilendirme için
Marisa
Tarih: 11:50h, 18 ŞubatTeşekkürler bilgileriniz için.
Gülşen
Tarih: 16:03h, 18 ŞubatCevat neden babasını öldürdü bunu merak ediyorum icinde yasadigi acılardan kurtulmak için mi yoksa başka bir şey mi
Maviş
Tarih: 21:04h, 13 MartBu, temelsiz bir dayanağa sahip iddia kenara bırakıldığında Cevat Şakir, Azra Erhat’a yazdığı mektupta olay gecesini şu sözlerle anlatacaktı:
Gelgelelim hakikate, yani bana. Çocukluktan çıkmağa başlar başlamaz, bende bir isyan belirdi. İlk önce müteessir olurdum, sonra rebellion. Bu isyanlar muhtelif konular üzerinde olurdu. Bir Imajla anlatayım. Al bir demir çubuk, ‘Ben kuvvetliyim!” denirdi bana ve iki eliyle tutunca demir çubuğu bükerlerdi.
Ben de, ‘Ben de kuvvetliyim!” derdim -çünkü dayanamazdım demir çubuğu tutuncu açar ve gene dümdüz ederdim. Yalnız bu meselede demir çubuk ben idim. Gelelim fatal geceye. Sürgün’de bir cümle vardır. Zekeriya hakkında. Insan hayatında yolların ayrıldığı bir noktaya gelir.
Bir yolda giderse Lucifer olur, şeytan olur insan, öteki yoldan giderse melek, evliya ve martyre olur. Amma yolun sağında veya solunda gitmeği seçmek tamamen iradenizde olmayabilir. Bir çöp, terazinin bir kefesine ağır basabilir. Bu cümlem, büyük bir tecrübenin neticesidir.
Eh camim canım münakaşa pek karışık konular üzerindeydi ve pek şiddetliydi. Babam çiftlikte, her zaman bir suikasttan korktuğu için, yanında müteaddit tabancalar ve silahlar bulundururdu. Evvela zengin bir adam, sonra asker. Münakaşa öyle bir raddeye vardı ki benim üzerime ateş etdi. Ben rastgele oradaki bir tabancayı alarak amma onun eli tabancaya giderken yüzünden okudumona doğru, nişan almadan, ateş ettim.
Bizzat Cevat Şakir’in kendisinden öğrendiğimiz üzere o fatal gece’de yaşananlar çarpık bir ilişkiden ziyade bir baba oğulun şiddetli geçimsizliğine dayanıyordu.
Cevat’ın olaydan sonra aktardıklarından da olayın bir yasak ilişkiden ziyade yıllara dayanan bir geçimsizliğin eseri olduğu açık bir şekilde anlaşılıyor:
Nilay Örnek
Tarih: 18:27h, 16 MartMerhaba. Metinde belki direkt diziden buraya geldiniz ama “temelsiz iddia” dediğiniz duruma dair bir satır olmadığının farkındasınız değil mi?
Ebru Havlucu
Tarih: 21:02h, 13 NisanYine ellerinize sağlık Nilay Hanım.
Sevgiyle
Ebru Havlucu
Nilay Örnek
Tarih: 21:46h, 13 Nisanteşekkürler